1çift araba yansıtıcı şeritler sol ve sağ BMW için arka tampon reflektörü E70 X5 2007-2013 63217158949 63217158950 araba Styling. TRY 170.92. 1 satıldı. + Kargo: TRY 35.36. 30yıl önce ilk mavi LED icat edildi. Loş soğuk bir ışık verdi, aydınlatma için uygun değil. Bilim adamlarının gelişimi sayesinde, şimdi LED ekipmanları ekonominin çeşitli alanlarında kullanılmaktadır. LED lamba diğer ışık kaynakları ile olumlu bir şekilde karşılaştırır: aşırı sıcaklıklara karşı direnç; Tanım Elektrik arkı kullanarak ışık üretmek için buharlaştırılmış civadan oluşan bir lamba, cıva buharlı lamba olarak bilinir. Temel olarak, bu lamba ısıtıldığında veya soğutulduğunda gazı boşaltır. Tüpün içinde bulunan cıva sıvı haldedir (oda Bukullanım kılavuzu aşağıdaki modeller için geçerlidir: 3 c Sky M-PR (M90/M70/M50/M30) c Sky M-PR Trial Şarj aksesuarı c Güç kaynağı içeren Şarj Cihazı BTE RIC ve USB kablo (< 3 m) İşitme cihazınızı ilk kez kullanmadan önce, 3 saat şarj etmeniz önerilir. 9 Makulbir fiyata otomatik ışık sunan yerli marka. Sho-Me. Fiyat / fayda oranı açısından araba lambaları için en iyi şirketlerden biri. Bu arada, bu üretici de Rusya'dan. En İyi H4 LED Ampüller. Piyasada nispeten yeni bir otomotiv lambaları çeşidi. Bu modeller bir veya daha fazla LED kullanır. 5000yıl önce sümerler yağ lambaları ve kandiller kullandılar Fi tarihinde cevaplandı. 1911 tungsten yapılan flaman icat edildi 1980 ampulden daha parlak olan halojen icat edildi Cevaplayan: Konuk Bilge . Fi tarihinde cevaplandı 9 Bilgisayar ışık kaynağı mıdır? 4945 defa okundu. 10 Fıkra nedir? YTNyp. Kısaca El feneri, ya da elektrik feneri, ışık vermesi amacıyla saydam bir maddeden yapılmış ya da bir parçası olan ve içinde bir ışık kaynağı bulunan bir alettir. El fenerinin içindeki ampul pilden aldığı elektrik enerjisini, ışık enerjisine dönüştürür ve bu sayede ampulden ışık gelir. ...devamı ☟ El Feneri El feneri, ya da elektrik feneri, ışık vermesi amacıyla saydam bir maddeden yapılmış ya da bir parçası olan ve içinde bir ışık kaynağı bulunan bir alettir. El fenerinin içindeki ampul pilden aldığı elektrik enerjisini, ışık enerjisine dönüştürür ve bu sayede ampulden ışık gelir. Tipik bir el feneri şu parçalardan oluşur Küçük bir ampül. Ampülün etrafını saracak şekilde yerleştirilmiş içbükey bir yansıtıcı. Elektrik sağlamak amaçlı piller Ampülün önünde onu dış etkilere karşı koruyan bir saydam cam ya da mika. Açma ve kapama işlemleri için bir elektrik anahtarı. Tüm bu teçhizatı yerleştirmek için kullanılan bir kap. el feneri Elektrik feneri. el feneri Türkçe el feneri kelimelerinin İngilizce karşılığı. n. torch, electric torch, portable searchlight el feneri Türkçe el feneri kelimelerinin Fransızca karşılığı. lampe de poche, falot [le] el feneri Resimleri Geçmişten günümüze kullanılan ışık araçları geçmişten günümüze ışık kaynakları kronolojisi geçmişten günümüze ışık kaynakları nelerdir Ay ışıgı ve gün ışığından başka aydınlık bilmeyen insanoğlu ateşin bulunuşuyla yeni bir ışık kaynağına kavuştu. Sacayakların üzerine konan korlar ilkel insanlar için ışık kaynağı olurken zamanla elde taşınan meşaleler geliştirilmiştir. Klasik çağlarda içyağından yapılan mumlar üretilebilmiştir. 1784′te Argant çift hava akımlı ambayı buldu. Lebon’un bulduğu havagazıyla çalışan lambalar 1805′te İngiltere’de sanayi kuruluşlarında kullanılmaya başlanmıştır. Osmanlı döneminde havagazı lambaları başlarda İstanbul’da ve yanlız saraylarda kullanılmaya başlanmıştır. 1853′te sırf bu amaçla bir gazhane kurulmuştur. Modernleşmeyle beraber Edison ve Swan’ın 1879′da akkor lambayı bulmasıyla aydınlatma kavramında bir devrim yaşanmıştır. Kapalı mekanlarda elektrikle aydınlatma kriterlerinden önce tasarruf açısından gün ışığından mümkün olduğu kadar fazla yararlanmak gerekir. Mimari yapı itibarıyla büyük ama ısı izolastonunu engellemeyecek pencereler bulunması doğru bir aydınlatma için baş koşuldur. Bu aşamadan sonra yapay aydınlatma kriterlerinin uygun şekilde sağlanması gerekir. Bilindiği gibi yapay ışık doğru ayarlanmadığında yorucu etki yapmaktadır. Bunun için insan bünyesinin alışık olduğu gün ışığı taklit edilmelidir. Bu aşamadı bazı önemli kriterlere dikkat etmek gerekmektedir. * Işık Doğrudan göze gelmemeli yukarıdan aydınlatmalıdır * Dekoratif amaçlı olan ve gözle doğrudan temas eden armatürler ışık yarısaydam kaplamalarla dengelenmelidir. * Birden çok ışık kaynağı kullanılıyorsa lambalar ışık geçişlerini dengelenecek uzaklıkta yerleştirilmelidir. * Daha estetik amaçlarla kullanılan bölgesel aydınlatıcılarda ışık farlı renklerde seçilecek olursa bunların keskinliği azaltılarak gözü yorması engellenmelidir. * Oda duvarları açık renkli yapılarak gün ışığından yararlanma miktarı artırılabilir. * Tv izlerken düşük şiddetli ampüller kullanılmalıdır. * Enerji tasarrufu yapan ampüller kullanılmalıdır. Gerek kapalı mekanlar, gerekse sokak aydınlatmasında ışığın verimli kullanlılması gerekir. Işık kaynağından gelen ışığın tümünün istenilen alanları aydınlatması sağlanmalıdır. Işık taşması denilen ve istenmeyen alanların da aydınlatılması verimi düşürür. Özellikle sokak aydınlatmasında ışık kayıpları fazla olmaktadır. Birçok sokak lambası sokakları aydınlatmakla beraber havayı da aydınlatmaktadır. Bu lambalar seçilirken belediyeler üst bölgesi kapalı olan lambaları tercih etmelidir. Bununla beraber reklam panosu, önemli binalar, şelaler veya anıtların gece aydınlatması alttan yukarı değil, yukardan aşağı olacak şekilde ayarlanması gerekir. Sokak aydınlatmalarının sadece tasarruf amacı güdülerek uygun yerleştirilmesi gerektiği söylenemez. son yıllarda kentlerin metropol haline dönüşmesiyle sokak aydınlatması sonderece yaygınlaşmıştır. Bu da çok tartışılan ve üzerinde mutabakata varılan ışık kirliliğinin önlenmesi gereken bir sorun olarak ortaya çıkmasına sebeb olmuştur. Işık kirliliği kısaca açıklamak gerekirse gerek duyulan alanlar dışında atmosfere de bolca ışık salınmasıdır. Büyük şehirlerde geceleri gökyüzü de ışıtıldığı için yıldızları görmek mümkün olamamaktadır. Yıldızlar ancak şehrin dışına çıkıldığında görülebilir hale gelmiştir. Bunda sokak lambaları ve dekoratif amaçlı aydınlatmalar büyük rol oynamaktadır. Tüm dünyada olduğu gibi ülkemizde de ışık kirliliği hakkında bilimsel çalışmalar yapılmaktadır. Fakat bu çalışmaların devlet tarafından belirgin bir kabul gördüğünü söylemek zordur. Birçok sokak ve resmi bina çevresinin aydınlatmasında bu gerçeklere uyulmamaktadır. özellikle küçük kentlerde bu türden kaygılar neredeyse yok sayılmaktadır. İnsan varlık sahnesinde tutunabilmesi doğal yaşam koşullarına uyum sağlamasıyla mümkün olmuştur. İnsan gereksinim duyduğu eşyayı doğayı ve doğadaki canlıları gözlemleyip kullanarak kendi dünyasını var etmiştir. Bu süreç günümüz yaşam koşullarını doğurmuştur. Bugün insan doğal yaşamın üzerine kendi dünyasını kurmuştur. Gereksinimini ilk çağlardaki gibi doğadan direk alarak değil, üreterek karşılamaktadır. Doğal ısı ve ışık kaynağı olan güneş, ay ve yıldızlardan faydalanan insan bu gözlemleri ile doğaya koşut bir kültür geliştirmişken gereksinimini kendi üreterek karşılaması ile birlikte günümüz takvim ve mesai anlayışına uymaktadır. Güneşin doğması ile birlikte güne başlayan insan güneşin batmasıyla eve kapanırken günümüzde 7 gün 24 saat çalışma ortamına geçmiştir. Son 50 yılda bu hıza ulaşan insanın aydınlanma aracı da bu gelişime koşut olarak gelişmiştir. İnsan ihtiyaç duyduğu enerjiyi bedenini kullanarak üretirken aklını kullanmaya başlaması ile birlikte eşyadan enerji sağlamayı başarmıştır. Bu doğrultuda bir yıldırımdan veya volkandan kaynaklanan ateşten çeşitli yönlerden yararlanma yoluna gitmiştir. Soğuk havalarda ısınabileceğini, yemeğini pişirebileceğini, vahşi hayvanlardan korunabileceğini ve hatta karanlık gecelerini aydınlatabileceğini öğrenmiştir. İnsanın ateş bekçiliğinden ateşi yanında taşımaya geçişi nasıl sağladığı bilinmemektedir. Belki de sert cisimlerin birbirine çarpışmasıyla ortaya çıkan çıngı, belki de sürtünmenin ısı ürettiğinin gözlemleri bu geçişi sağlamıştır. Bölgemizde ateş yakmada 20 yy ilk yarısı sonlarına kadar çakmaktaşı ve demirin kullanıldığı bilinmektedir. İzcilere hala sürtünme ile ateş yakma öğretilmektedir. Tabi her izcinin yanında bir gazlı çakmak olduğu da bilinenlerdendir. Tekniğini geliştiren insan ateşten yararlanma yollarını da geliştirmiş ve ateşi taşıyabileceği aydınlatma araçlarını yapmaya başlamıştır. Bu aydınlatma araçları meşale, kandil ve mum, gazyağı, hava gazı ve pildir. Elektrik enerjisi kullanılarak aydınlatma araçlarına geçiş ise bu serüvenin son halkasını oluşturmaktadır. Taşınabilir birincil aydınlatma aracı olarak reçineli ağaç dallarının kullanılmış olabileceği öngörülmektedir. Daha sonra bu ağaç dallarının üzerine yağlı bez veya deri sarılarak oluşturulan meşalenin aydınlatma aracı olarak kullanıma girdiği ön görülmektedir. Meşalenin yanında kandiller de kullanılmaya başlamıştır. Antik kandiller çeşitli malzemelerden yapılırdı. En sık kullanılan malzemeler pişmiş toprak ve bronz olmakla beraber az da olsa altın, gümüş ve cam da kandil yapımında kullanılmıştır. Kandiller iki kısımda ibaret olup, biri yağ komaya yarayan haznesi diğeri ise fitil deliğidir. Kandil kelimesi dilimize Grekçe ?candela? dir. Türkçemize geçen ?çıra? kelimesinin Latince cucerna kelimesinin bozulmuş şekli olduğu düşünülmektedir. Yapılan arkeolojik kazı ve araştırmalardan kandil kullanımı Erken Paleolotik çağa kadar inmektedir. Bu dönemde kandiller taş malzemeden yapılırdı. MÖ. 8000 ? 6000 lerde deniz kabukları kandil olarak kullanılmıştır. Filistin?de deniz kabuğundan yapılmış ve kandil olarak kullanılan eşyalar bulunmuştur. Hititlerde aydınlanma aracı olarak kandil kullanıldığını belgeleyen bir veri olamamasına karşın, Hititlerde ??DUG ? sasanna?? kelimesinin kandil anlamına geldiği tahmin edilmektedir. Çeşitli höyüklerde ele geçen üzüm salkımı şeklinde ve bir iple asılarak kullanıldıkları anlaşılan kapların, yanık izlerinden hareketle kandil olabilecekleri düşünülmüştür. Pişmiş topraktan yapılan kandiller, erken dönemlerde elle şekillendirilmişlerdi r. Osmanlı Döneminde bölgemizde kullanılan yirik çıra diye adlandırılan kandillerin benzerleri 3000 yılında kullanılmaktaydı. MÖ. 6 yy. dan sonra çarkla kandil yapım tekniği yaygın olarak kullanılmaya başlanrı. MÖ. 3. sonra kalıp tekniği ile seri üretim kandil yapılmaya başlanır. Artık kandiller yoğun olarak kalıp ile üretilmektedir. Kandil üretimi önemli bir ticaret kolu olarak karşımıza çıkar. Bu dönemin kandil üreten yerleri arasında Ephesos Efes Knidos Datça önemli bir yer tutmaktadır. MS. 1. özellikle Kuzey İtalya?da bronz kandillerden kopya edilen kandiller yapılmaya başlanır. MS. 3. yy. da muhtemelen yağın pahalı ve lüks bir malzeme olmasından dolayı, İtalya?da kandil yapımı azalmaya başlar. Ama Küçük Asya?da ve Kuzey Afrika?da kandil üretimi devam eder. Bu dönem kandillerinin üzerinde mitolojik konulardan Herakles gibi kahramanlar, Afrodithe gibi tanrıça figürleri ile günlük hayattan figürler, meyve, bitki ve geometrik figürler bezenmiştir. 4. itibaren ortaya çıkan, 5. 6. yoğun olarak kullanılan Afrika kandilleri üzerinde sıklıkla, Hıristiyanlık betimleri, haçlar ve monogramlar görülür. 5. 6. yy. larda Batı Anadolu?da büyük bir kısmı başta Ephesos olmak üzere Symrna İzmir ve Sardes?te Aydın Salihli yakınları üretilmiş kaliteli kandiller ortaya çıkar. Bunlarda da Hıristiyanlık sembolleri yer almaktadır. Antik Çağ?da kullanılan kandillerin yakıtları da fitiller kadar çeşitlilik gösterir. Fitil olarak keten, kenevir ve işlenmemiş yün fitil işlevi görmekteydi. Paleolitik çağ?da hayvansal yağlar Yunan ve Roma dönemlerinde zeytinyağı kandilin yanıcı maddesi olarak kullanılmaktaydı. Zeytin yetişmeyen bölgelerde kandil yakmak için zeytinyağı ithal edilmiştir. Bu yanıcı maddelerin yanı sıra kandil yakma için susamyağı, fındık, ceviz gibi meyvelerin yağları ile balık yağı ile Hint yağından da yararlanılmıştır. Kandilin ışığının sarımsı bir renk alması ve yanıcı özelliğinin artması için yağ içine tuz konulduğu bilinmektedir. Kandillerin kullanım yerleri ve kullanım amaçları çok çeşitlilik gösterir. Klasik dönemde kandiller, evlerde nişler içine yerleştirilerek, duvarlara çakılı askılara ya da tavandan sarkan zincirlere asılarak ve ya özel masalar üzerine konularak kullanılırdı. Tapınaklarda ışığın daha fazla olması için kandillerin burun sayısı artırılmıştır. Kandillerin tapınaklara konulduklarına en güzel örnek, Atina Akropolü?deki Erekhtheion? Tapınağına Kallimakhos?un adadığı kandildir. Bu kandil tüm sene boyunca gece ve gündüz sürekli yanıyordu; yirmi burnu ve hurma ağacı biçiminde bir kapağı vardı. Ayrıca kandiller cadde, sokak, maden işçileri madende çalışırken, hamamlarda ve bir yerlere gidilirken önleri aydınlık olsun diye kullanılmıştır. Roma geleneğinde arkadaşlar birbirlerine yeni yıl hediyesi olarak, üzerinde ?? mutlu bir yıl dileğini ?? ifade eden özel kandiller hediye olarak verildiği bilinmektedir. Kandillerin tüm bu kullanım yerlerinin yanı sıra, kült törenlerinde ve sunaklarda yakıldıkları veya adak olarak sunuldukları bilinmektedir. Ölen kişinin mezarına kandil konulması bir gelenekti. Bu geleneğin, kişinin sağlığında temsil ettiği düşüncenin yaşatılacağının göstergesi olarak ölümünden sonra mezarı başına veya tapınak ? ziyaret gibi halkça kutsal kabul edilen mekânlarda yakılmaktaydı. Yapılan arkeolojik kazılarda, mezarlarda bulunan kandillerin birkaç kez veya hiç kullanılmamış olduğu gözlemlenmiştir. Dönemin Roma geleneğinde, ölen kişinin evinin kapısına kandil konulması da oldukça yaygın bir gelenekti. Kandil kullanımı mumun yaygın olarak kullanıldığı 7. sonra azalır. Günümüzde ise kandiller artık bir aydınlatma aracı olarak kullanılmamakta, bir süsü eşyası -biblo olarak kullanımını sürdürmektedirler. Kısaca 1800-1900 yağ lambaları kullanıldı.balina yağından yapılıyordu 1881 lewis HOVAR LATİMER ampulun içindeki ince teli buldu. 5000 yıl önce sümerler yağ lambaları ve kandiller kullandılar 1980 halojen lambalar bulundu 1927 floresan lamba bulundu 1879 edison ampulu icat etti 1911 tungsten yapılan flaman icat edildi 1980 ampulden daha parlak olan halojen icat edildi insanlar meşale gaz lambası kandil mum kullandı ama ampulün yerini hiçbiri tutmaz...... Işık, fotoğrafın oluşması için en önemli ögedir. Işık olmadığında görüntü kaydedemeyiz. Ancak sadece ışığın var olması da etkili bir fotoğraf çekilebileceğinin işareti değildir. Işığın estetik kullanımı her fotoğraf konusunda olduğu gibi insan ve portre fotoğraflarında da çok önemlidir. Bu nedenle bu bölümde ışığın pek çok özelliğini detaylı bir şekilde inceleyeceğiz. İlk olarak üzerinde durmamız gereken başlık, ışık kaynakları ve ışık kaynağının fotoğrafa etkisi. Işık kaynakları doğal ve yapay olmak üzere ikiye ayrılır. Doğal ışık kaynaklarının başında yıldızlar gelir ve bizi esas ilgilendiren güneştir. Güneş ışığını yansıtan gök cisimlerinin en çok bilineni aydır. Doğal ışık kaynakları arasında ışık veren canlıları da sayabiliriz. Fotoğraf açısından çok önemli olan gün ışığını geniş bir şekilde incelememiz gerekiyor. Çünkü çekeceğimiz ve çekilen fotoğrafların çok büyük bir bölümü bu kaynaktan gelen ışınlarla oluşturulmuştur. Bu nedenle ilerleyen bölümlerde gün ışığının geliş açısına ve günün farklı saatlerindeki rengine göre fotoğrafın nasıl değiştiğini açıklayacağız. Yapay ışık kaynakları ise insan zekası ve eli ile yapılmış ve ışık enerjisi sağlayan kaynaklardır. Mum ışığından, gaz lambasına, elektrik ampulünden, flaş ampulüne gibi gelişmiş kaynaklara kadar geniş bir yelpaze içerir. Mum ve gaz lambasının ışık kaynakları arasında sayılmasının sebebi, mumun, ışık ölçümü ve tanımlarında kullanılan temel birimlerden biri olması ve birçok fotoğraf tarihi ile ilgili kaynaklarda gaz lambası ile çalışan dia projeksiyon ve film gösterme makinelerine rastlanmasıdır. Üzerinde durulması gereken ve fotoğrafta en çok kullanılan kaynaklar ise elektrik ampulleri ve flaş ampulleridir. Işığın Özellikleri… Işığın renk, parlaklık, kontrast ve yön olmak üzere 4 özelliği vardır. Tüm fotoğraf konularının çekiminde önemli olan bu özellikleri sırasıyla inceleyelim. 1 Renk Isısı – Kelvin – White Balance WB Renk ısısı sadece ışığın renginin ölçüsüdür. Işığın renk ısı derecesi birimi Kelvin’dir. Kelvin skalasının başlangıç noktası mutlak “0” yani 273°C’dir. Işığın rengi kırmızıya gittikçe Kelvin derecesi düşer ışığın rengi maviye doğru gittikçe artar. 1000 dereceye kadar ısıtılmış bir demir parçasının yaydığı kırmızımsı ışık için 1273 K derecesi tanımlaması yapılır. Demir parçası daha fazla ısıtıldığında kütlenin ışınımı sarıya döner ve ısı arttıkça beyaz , son olarak da mavi rengi alır. Renk ısısı beyaz diye adlandırılan öğlen güneşi ışığı 5500 K derecesinde bir renk sıcaklığına karşılık gelir. Bu derecenin altındaki sıcaklıklar kırmızımsı ya da sarımsı bir renk yansıtırken daha üzerindeki sıcaklıklar mavi ve mora çalan tonlardadır. Sabah 3200 KÖğle 5500 KÖğle Sonrası 4700 KAkşam 3200 K Bulutlu gökyüzü koşulları, koyu gölgeler ve alaca karanlık, mavimsi tonlar yansıtır ve öğle güneşi ışığından daha yüksek olmak üzere, yaklaşık 6000 K ile 12000 K arasında renk sıcaklığı değerlerine sahiptir. White Balance – Beyaz Ayarı Dijital fotoğraf makinelerinin hayatımıza girmesi ile birlikte farklı ışık kaynakları ile çekim yaparken fotoğraf üzerinde kontrol etmemiz gereken bir değişkene daha sahip olduk White Balance beyaz ayarı. Analog makinelerle çekim yaparken kullandığımız filmler genelde DAYLIGHT gün ışığı duyarlılığında filmlerdi ve eğer istersek çekim yaptığımız ışık kaynağına göre RENK DÜZELTME FİLTRELERİ ile farklı ışık kaynaklarının ortaya çıkardığı renkleri düzletebiliyorduk floresan için FL – D ya da FL – W, tungsten için 80A ya da 80B filtreler gibi. fiimdi ise dijital makinemizin MENÜ bölümünde yer alan WB seçeneği ile ışık kaynağına göre çekim anında müdahale etme imkanımız bulunuyor. Ortalama yetenekteki bir dijital makinede WB seçenekleri içerisinde AUTO, DIRECT SUNLIGHT, TUNGSTEN INCANDESCENT, FLORESAN, BULUT, GÖLGE vb. seçenekler yer alır. Çekim yaptığımız ışık kaynağına göre renk düzeltmelerini bu menüyü kullanarak gerçekleştirebiliriz. Sadece ifade, tavır, bakış, gülüş vb. konuları içeren portre çekimleri yapıyorsak ten renginin doğru çıkması önemli ve gereklidir. Bu nedenle WB menüsünde kullanılan ışık kaynağı seçilmeli ve renk düzeltmesi yapılmalıdır. Bu sayede gerçek ten rengini elde edebilmek mümkün olacaktır. Unutmamak gerekir ki fotoğrafta atmosferi sağlayan en önemli öge renktir. Bu nedenle kullanılan ışık kaynağı çektiğimiz insan ve portre fotoğrafının atmosferini güçlendiriyorsa renk düzeltmesi yapmak önerilmez. Bu sayede ışık kaynağının rengi fotoğrafın genelini ve elbette fotoğrafın ana karakteri, başrolü olan insanı da etkileyecek ve daha güçlü bir anlam sağlayacaktır. Bu amaçla WB menüsünde DIRECT SUNLIGHT ya da DAYLIGHT seçeneğini kullanmalı ve farklı ışık kaynağının renk etkisini fotoğrafımızda değerlendirmeliyiz. Gün Işığında Renk Açık bir gökyüzünde öğle vakti güneş tam tepedeyken doğrudan gelen ve yumuşak olmayan ışık gerçek beyaz ışık olarak kabul edilir. Tüm diğer aydınlatma türleri bu ışıkla karşılaştırılır. Bulutlarla kaplı bir gökyüzünden öğlen vakti yayılan güneş ışığı gerçek beyaz renk olarak kabul edilmez. Bu ışığın hafif mavimsi bir rengi vardır. Ay ışığı hafiften maviye yönelen ışığa bir başka örnektir. Atmosfer ışığın daha uzun dalga boylarını – kırmızıları ve sarıları – emer ve mavi ışığın daha kısa dalga boylarının geçişine izin verir. Güneş gökyüzünde en yüksek noktaya ulaşmadan önce ışığın rengi gerçek beyaz ışığa göre daha sarımsıdır. Gün doğumunda ışığın altın sarısı tonları gözümüzü daha çok etkiler. Güneş ufka ne kadar yakınsa ışığı o kadar sarıdır. Gün boyunca doğal ışık değişime uğradıkça konuların renkleri de değişir. Parlak güneş ışığı canlı, pırıltılı ve doğru renkleri gösterir. Tüm konular doğru bir renk dengesi içinde karşımıza çıkar. Pus, duman ve sis koşullarında renkler yaygın gelen ışık dolayısıyla daha solgun ve yumuşak görünür. Sabahın ilk ışıkları Gün ışığının ilk birkaç saati boyunca güneş ışınları dünyaya eğimli olarak gelir. Bu yüzden ışınlar bulunduğumuz yere ulaşıncaya kadar kalın bir atmosfer tabakasını geçmek zorunda kalır. Atmosferin süzücü etkisi nedeniyle en kolay dağılan ve süzülen renk, dalga boyu kısa olan mavi renktir. Bu nedenle güneş doğarken etrafa yumuşak tonlarda pembemsi – kızıl bir aydınlık yayılır. Bu yumuşak ışık koşulu insan ve portre fotoğrafları çekmek için en uygun koşullardan birini sağlar. Ten rengi daha canlıdır ve hatlar daha yumuşaktır. Fotoğrafta oluşan gölgeler derinlik duygusunun daha güçlü olmasını sağlar, fotoğrafı iki boyutlu yapısından kurtarır. Öğle Işığı Gün doğumundan birkaç saat sonra güneş yükselir ve ışınlar tepeden ve doğrudan gelmeye başlar. Mavi dalga boyunu dağıtan atmosfer kalınlığı azaldığından baskın renk mavi olmuştur. Kontrastlar daha sert ve keskindir. Gölgelerin boyu çok kısalmış ve tonları yoğunlaşmıştır. Tüm fotoğraf konularında olduğu gibi insan ve portre fotoğraflarında da öğlen ışığı en az önerilen çalışma koşuludur. Sert gölgeler fotoğraflarda bölünmüşlük duygusu yaratır. Işığı direkt alan bölgeler detay kayıpları olacak kadar fazla aydınlanırken, gölge alanlardaki koyuluklar yine detayları yok edecektir. Yüksek kontrast nedeniyle sadece aydınlık ve karanlık bölgeler görünür olacaktır. Özellikle yakın plan yapılan portre çekimlerinde göz çukurlarında, burun ve çene altında oluşacak gölgeler anlatımı olumsuz etkileyecektir. Yansıtıcı ve dolgu flaş kullanımı ile bu gölgelerin kontrol edilmesi gerekecektir. Akşamüstü Akşamüstü gün batımın az öncesinde güneş bir kez daha sarı – turuncu – pembemsi bir ışık verir. Işık yumuşamaya başlar, renkler canlanır, gölgelerin uzaması fotoğrafta doku, detay ve derinliği ortaya çıkarır. İnsan ve portre fotoğraflarında yüz hatlarının belirginleşmesine, ten renginin olduğundan daha canlı tonlarda çıkmasına neden olur. Birçok fotoğraf konusunda olduğu gibi en çok tavsiye edilen ışık koşuludur. Yapay Işık Kaynaklarında Renk ve Renk Isıları Floresan Işığı Bir objenin ısınarak ışık yayması prensibinden farklı olarak gazlı bir sistemle çalışan floresanlar sarı ve yeşil olmak üzere iki farklı renge neden olurlar. Genel olarak etkili bir fotoğraf çalışması için önerilmeyen bir ışık koşuludur. İnsan ve portre çekimlerinde ancak mekanın gerektirdiği durumlarda kullanılabilir. Özellikle ana ışık kaynağı olarak floresan kullanılması yüz hatlarını solgunlaştıracak, ortaya çıkan yeşil renk depresif insan görüntüleri elde edilmesine neden olacaktır. Eğer niyet bu tarz fotoğraflar elde etmek ise gerçekten floresan doğru bir aydınlatma aracı olabilir. Bunun dışında tavsiye edilmez. Tungsten Ev Ampulü Tungsten ampulden yayılan ışık 3200 Kelvin’e karşılık gelir. Tungsten ışığında renkler sarı – turuncu çıkacaktır. Tüm fotoğrafı kaplayacak olan bu sarı – turuncu renk hakimiyeti de ancak mekanın gerektirdiği koşullarda kullanılır. İnsan – mekan ve insan – çevre konulu fotoğrafları çalışırken bu kaynak ile aydınlatılmış bir ortamda bulunan insanı anlatan fotoğraflar için tungsten ışık önerilebilir. Fotoğrafın atmosferini kuracak olan renk tonları bu tarz bir fotoğrafta işimize yarayacaktır. Ancak sarı – turuncu renk tonlarının ten rengini de etkileyeceğini ve doğru bir ten rengi göremeyeceğimizi de baştan kabul etmek gerekir. Mum Işığı 1600-1900 Kelvin derecesinde renk ısısına sahiptir. Kırmızı renge karşılık gelir. Tüm fotoğrafın bu renkten etkileneceğini kabul etmek gerekir. Bu nedenle ten rengi de kırmızı tonlara yaklaşacaktır. Mum ışığı genelde fotoğrafçının kontrol edebileceği bir ışık kaynağı olacağı için ışığın yönünün doğru ayarlanması ile ilginç sonuçlar sağlayabilir. Işığın yönünün kontrol edilmesi, aynı zamanda gölgelerin de kontrol edileceği anlamına gelir. Bu nedenle yüz üzerinde oluşacak gölgelerin fotoğrafçı tarafından dikkatle takip edilmesi ve anlatımı etkilemeyecek şekilde düzeltilmesi gerekir. Elektronik Flaş 6000 Kelvin derecesinde ölçülürler. Mavi renge karşılık gelir. Ancak anı fotoğraflarında, kadrajımızda olan kişilerin düz bir ışık ile aydınlatılması gerektiğinde kullanılır. Bunun dışında flaşın ana ışık kaynağı olarak kullanılması önerilemez, çünkü flaş ilk metrelere güçlü bir ışık verirken hemen arka plana sert gölgelerin düşmesine neden olur. Ayrıca flaş tek bir yönden ışık verir, gün ışığı gibi her yönden gelmez. Bu nedenle de aydınlatması çok uygun yıllarda kullanımı yaygınlaşan TTL Through The Lens flaşlar, eğilir bükülür, döndürülür başlıkları sayesinde flaş ışığının farklı açılardan kullanılmasına olanak sağlamaktadır. Ayrıca konuya olan uzaklığa ve kullanılan diyafram değerine göre flaş gücü de ayarlanabildiği için flaşın daha etkili kullanımı söz konusu olmuştur. Diğer teknik yazılarımıza buradan ulaşabilirsiniz… Youtube kanalımıza abone olarak canlı yayınları ve tüm videoları izleyebilirsiniz… Kullanılan aydınlatma araçları hangileridir, aydınlatma araçları çeşitleri nelerdir, bugüne kadar kullanılan aydınlatma araçları nelerdir, hangi aydınlatma araçlarını başlangıcından beri, insanlar, ışık ana kaynağı olarak güneşi ise odun ve benzeri katı yakıtları yakarak hem ısındı hem de aydınlandı. Gökyüzü’nde bulunan parlak bir disk olan Güneş, ufuğun üzerindeyken gün, ortada yokken de gece olur kavrayışı İnsanoğlu’nun Güneş hakkındaki en temel görüşüdür. Tarihöncesi ve antik çağ dönemi kültürlerde Güneş’in bir tanrı olduğuna ya da diğer doğaüstü olaylara neden olduğuna inanılırdı. Güney Amerika’daki İnka ve günümüz Meksika’sındaki Aztek uygarlıklarının merkezinde Güneş’e tapınma bulunmaktadır. Bir çok antik anıt Güneş ile ilgili fenomenlere göre yapılmıştır. Örneğin taş megalitler oldukça doğru bir şekilde gündönümünü işaret eder. En tanınmış megalitler Nabta Playa, Mısır, İngiltere’de Stonehenge’dedir. Meksika’da Chichén Itzá’da bulunan El Castillo piramidi, ilkbahar ve sonbahar ekinokslarında merdivenlerden yukarı yılanların çıktığını gösteren gölgeler verecek şekilde tasarlanmıştır. Sabit yıldızlara göre Güneş tutulum boyunca zodyaktan geçerek bir yıl içinde tam tur atıyormuş gibi görünür, dolayısıyla da Yunan gökbilimciler tarafından yedi gezegenden biri olarak sayılırdı. Haftanın günlerine de bu yedi gezegenin adı LambasıMÖ 70000 Sonradan tutuşturulacak olan yosun veya benzer bir malzemenin, içi hayvansal yağla dolu olan delik bir kayanın, kabuğun veya diğer doğal bulunan nesnelerin içine doldurulduğu bir sistem. Yağ lambaları 19. yüzyılın sonuna kadar sıklıkla kullanılmıştır. Yağ lambası daha sonra yerini endüstri’nin de gelişmesi ile gaz lambasına bırakmıştır. Yağ lambaları kullanıldıkları dönemde hayvansal ürün olduklarından dolayı kolaylıkla tercih edilmiş. Gerektirdiği teknolojinin azlığından dolayı bir çok medeniyette ilgi görmüştür. Ayrıca yağ lambalarının gövdesini yapmak toplumlarda güzel bir zanaat olarak benimsenmiştir. Sponsorlu Bağlantılar MumMısır ve Girit’te bulunmuş en az 5000 yıllık şamdanlardan anlaşılabileceği üzere, avus, Antik Çağ’ın ilk buluşları arasındadır. Orta Çağ’da ise Avrupa’da kullanılan mumlar, don yağından yapılmaktaydı. 1292 yılına ait bir vergi listesine göre ise, Paris’te 71 tane mum yapımcısı yaşamaktaydı. Elektriğin icadından önce, mumlar, gaz lambalarıyla birlikte aydınlanmanın en önemli araçlarından ise mumlar daha çok süs eşyası konumundadırlar. Doğum günü pastalarının üzerinde, şık görünmesi istenen yemek masalarında, yumuşak, ılık bir ambians yaratılmak istenen her yerde mumlara rastlanmaktadır. Mum Yapımı Öncelikle mumun ana hammadesi olan Parafini İyice tanımamız gerekir. Şunu unutmamalıyızki. Parafin Bir Petrol Türevi malzemedir. Yanıcıdır. Bunu kesinlikle unutmamak gerekir. Yani diger petrol türevi olan bildiğimiz Benzin, Mazot, Gaz, Likit gaz, Alkol vb. benzerlerinden hiçbir farkı yoktur. Yani yanıcıdır. Tek farkı Parafinin Katı halde olması ve sıvı hale geçmesinden sonra kaynama noktası olan 54-60 derece gibi kıvamlarda kalmasıdır. Asla üstüne çıkartılmamalıdır. Eridiği anda kullanmak en doğrusudur. Unutulabilinir ve derecesi yükseldiğinde ise suyun ısınması gibi üzerinden duman çıkar. Bu da çok tehlikelidir. Bu çok önemlidir. Kesinlikle parafini o sıcaklığa kadar bırakmamak gerekir. En ufak bir ihmalde benzinden ve alkolden farklı ahşap bir çubuğa, yanabilen kumaş, çalı çırpı dolayarak ve bu ucu da petrol türevi yada yanıcı bir malzemenaylon ya da zeytin yağı ile sararak oluşturulan aydınlatma sistemi. Tarihi İnsanların atalarına kadar dayanmaktadır. Ayrıca tüm orta çağ boyunca da kullanılmıştır. Yaydığı gazlar nedeniyle kapalı alanda kullanılamadığından daha çok dış alanlarda kullanımı gerçekleşmiştir. Günümüzde hala gösteri amaçlı olarak stadlarda yakılmaktadır. Karagöz oyununda perdenin aydınlatılması için kullanılan ışık kaynağıdır aynı zamanda; üç türlü yapılır a-zeytinyağı içerisine fitil konularak yapılan meşale bir kabın içerisine pamuk ipliğinden yapılmış iki üç parmak eninde bir fitil koyulduktan sonra, bezir yağı, susam yağı, zeytinyağı dökülmesiyle yapılır.. b-mumların eritilmesiyle yapılan meşale herhangi bir yerde eritilen mumlar bir kabın içerisine dökülür.. bu kaba bir fitil ilavesi ile meşale yapılır.. c-mumların sıra ile dizilmesinden meydana getirilen meşale bir tahtanın üzerine on veya daha fazla mumun dizilmesiyle yapılan meşale..Gaz LambasıYanıcı gazların kullanıma girmesi ile bulunmuştur. Temel olarak anlatılması gerekirse içinde sıvı gaz olan bir tanka kumaş ve emiciliği yüksek bir fitil yerleştirilir. Bu fitil yeterince uzundur ve yandıkça ucunun uzatıldığı vana sistemi lambaya entegre haldedir. Bu fitil kapiler etkiden dolayı sıvı gazı yukarı iter. ve yeteri kadar aydınlatma sağlayacak şekilde ayarlarnır. Tarihi ise 1792′ye dayanmaktadır. William Murdoch bu tarihte gazlambası ile ilgili bir çok deney yapar ve 1793′de lamba icat edilmiş olur. Günümüzde halen dekoratif bir öğe olarak gaz lambaları bir çok evde restoranda görülebilmektedir. Ayrıca gaz lambaları kullanışlı olduğu kadar da tehlikelidir. herhangi bir kaçak halinde oluşturduğu yangın hızla yayılabilir. 1850 de Fransa’da gazlambalarının neden olduğu 400 yangın kayıtlara insanlar ateş yakarak etrafı aydınlatmaya bin yıl önce insanlar odun ve reçine parçalarını kullanarak meşale yapmışlar. Sponsorlu Bağlantılar Kandil5000 yıl önce Sümerler yağ lambaları ve kandilleri evlerin aydınlatılmasında yılında Thomas Edison ampulu icat etti. Bu ampul uzun ömürlü yılında ampul içindeki ince tel tungsten maddesinden Lamba1927 yılında ampullerden daha uzun ömürlü ve daha verimli olan floresan lamba icat gaz , elektrik enerjisinin etkisiyle ışık Lamba1980 yılında ampulden daha parlak olan ve daha fazla ışık yayan halojen lambalar büyük alanların aydınlatılmasında kullanılmaktadır. Sponsorlu Bağlantılar Ampul Floresan*Çok enerji harcar. *Az enerji harcar.*Isı yayar. * Isı yaymaz.*Ekonomik değildir. *Ekonomiktir.*Kullanım süresi kısadır. *Uzun ömürlüdür.*Pille de çalışır. *Şarzlı olanları da vardır. 13 Aralık 2014 Sorular Cevaplar 559 Görüntüleme Eskiden insanlar aydınlanmak için çeşitli ışık kaynakları kullanmışlardır. Eski çağlardan günümüze kadar ışık kaynaklarından faydalanarak ihtiyaçlarını karşılamışlardır. İlk olarak gündüz vakitleri güneşin aydınlatan ışığından faydalandılar. Geceleri dolunay olduğu zaman ay’dan yansıyan ışıktan faydalanıp çevrelerini görürlerdi. İlk olarak ateş yakarak ondan faydalanmışlardır. Meşaleler sayesinde aydınlatmaları belirli noktalara götürebilir oldular. Bitkisel ve hayvansal yağlarını kullanarak mumlar yapmışlardır. Ev ortamlarının aydınlanmasında mumlar oldukça fazlalı oldu. Gaz lambaları üretilerek artık dışarısının da aydınlatılması sağlanmıştır. 19. yüzyılın ilk çeyreğinde Thomas Edison tarafından elektrik akımı ile ışık yayan ampul geliştirildi. Bu sayede artık güçlü ışık kaynakları geceleri dahi kullanılabilir olmuştur.

ampulden önce kullanılan ışık kaynakları