Ancak toplumsal cinsiyet eşitliği terimi toplumun kadın ve erkeğe yüklediği sorumluluk ya da roller açısından yeni bir dağılım yapılmasını ve bu dağılımın eşit olmasını savunmaktadır. Bu noktada cinsiyet özelliklerinin yok sayılarak eşit dağılım talebinde bulunulması yeni bir eşitsizlik üretmektedir. Kadınların Rehberlik ve Psikolojik Danışma Servisinin girişimiyle Ankara Barosu Kadın Hakları Merkezi Başkanı Bilge Girgin tarafından 8 Mart Dünya Kadınlar günü etkinlikleri kapsamında 10. Sınıf öğrencilerine yönelik "Kadın Hakları, Kadın Erkek Eşitliği" konulu bir seminer gerçekleştirilmiştir. 5 18.03.2022 604. 52.2. Yaşa ve olayın oluş yerine göre, son 12 ay içinde partneri dışındaki biri tarafından cinsel şiddete maruz kalan 15 yaş ve üstü kadın ve kızların oranı. 5.3. Çocuk evliliği, erken yaşta zorla evlendirilme ve kadın sünneti gibi bütün zararlı uygulamaların ortadan kaldırılması. 5.3.1. 15 yaşından önce ve 18 Eşitsizlik, kadınlara baskı yapan maço bir topluma benzer. kadınlar ve erkekler arasındaki hak eşitliği, sosyal adaletin inşası ve ekonomik bir gereklilik için temel bir insan hakkıdır. Hiç kadın olmanın ve onunla günlük olarak başa çıkmanın ne kadar zor olduğunu düşündünüz mü? Cinsiyet eşitsizliği hala var ve işgücü piyasasında kadınlar için birçok engel Eşitliğisağlamak için her iki taraftan ya eksilteceğiz, ya azaltacağız. Bunu yaparken her iki tarafın da hakkını yememek için azalan/artan değerlerin hesabını iyi yapmalıyız. İşte bu hesap bize kadın ve erkek eşitliğinde izleyeceğimiz yolu gösterecektir. Burada toplumun genel eğilimi ve geçmişten devraldığı Barem'in basına gönderdiği bilgilendirmede, bu araştırmaya göre, dünya genelinde kadın-erkek eşitliği 10 üzerinden 6 puan bile alamıyor (5.8). Türkiye’nin puanı daha da düşük 5.0 olduğu belirtildi. Puanlamaya göre birinci sırada 7.5 puanla Finlandiya yer alırken, ikinci sırada 7 puanla Danimarka, üçüncü sırada 6.9 rJxkgt. Her görüşten, her kesimden, her türlü kılık ve kıyafetten kadının en kadim dostu Demokrasi! Suskunduk ve bekledik Sponsorlu Bağlantılar Yaşandı seyrettik Sonunda yeter dedik Bir daha susmayacağız Eşitlik ve adalet Kadınlarda asalet Kadın hakları demek Kalkınır demek millet Şiddet barbarlık yolu Varılır mı yarına? Birleşmiş Milletler Kalkınma Programı’nın 2013 yılında yayınladığı ve “anne ölüm oranı”, “ergen doğurganlık oranı”, “kadının siyasi katılımı”, “kadın okuryazarlığı” ve “kadının iş gücüne katılımı” göstergelerini ölçen Toplumsal Cinsiyet Eşitsizliği Endeksine göre Türkiye 187 ülke arasında yer almaktadır. Dünya Ekonomik Forumu’nun düzenli olarak yayınladığı “Cinsiyet Eşitliği Uçurumu” endeksine göre ise Türkiye, 2013 yılında, 136 ülke arasında 120. sırada yer almaktadır. Bu endekslerin sonuçları Türkiye’de yaşanan toplumsal cinsiyet eşitsizliğini ortaya serme anlamında çok önemlidir. Türkiye, 2010 yılında yayınlanan “Binyıl Kalkınma Hedefleri Gelişim Raporuna” göre, ilköğretimdeki cinsiyet eşitsizliğini ortadan kaldırma hedefine çok yaklaşmış olsa da, ortaöğretime devam etmeyen kız çocuklarının oranı kayda değerdir. Bin Yıl Kalkınma Hedefleri raporu, bin yıllık hedeflerin gerçekleştirilmesindeki sorun teşkil eden konular olarak bilhassa coğrafi ve sosyal cinsiyet eşitliği farklılıklarını ele almaktadır. Rapor, Türkiye’nin ciddi zorluklar ve yapısal engeller yaşadığı, Cinsiyet Eşitliğinin ve Kadın Güçlendirilmesinin Teşvik Edilmesi başlıklı 3. Hedefe özel ilgi gösterilmesi gerektiğine dikkat çekmektedir. Öte yandan, Türkiye’deki uluslararası toplumsal cinsiyet eşitliği izleme faaliyetlerinin yanı sıra, güçlü kadın hareketinin ve kadın kuruluşlarının çabaları sonucunda, 1990’dan bu yana, Türkiye kadın hakları konusunda dikkate değer gelişim kaydetmiş, toplumsal cinsiyetle ilgili ortak bir gündem geliştirilmiştir. Buna ek olarak son 10 yıl içinde, kadınlara karşı temel ayrımcılık hükümlerini kaldıran yasal düzenlemeler yapılmıştır. . Bu yasal gelişmeler sırasıyla; TBMM Kadın-Erkek Fırsat Eşitliği Komisyonu’nun kurulması, cinsiyet eşitliği ile cinsel ve fiziksel manada kadın haklarının koruNması adımlarınI içeren ceza kanunu hükümleri, evlilikte erkek üstünlüğünü kaldırarak ailede kadın-erkek eşitliğini getiren medeni kanun hükümleri, aile içi şiddete karşı aile koruma kanunu hükümleri; “Kadınlara Karşı Her Çeşit Ayrımcılığın Ortadan Kaldırılması Sözleşmesi CEDAW, Avrupa Konseyi Kadına Karşı Şiddeti Önleme Beyanı, fazla nüfusu olan belediyelerin ve büyükşehir belediyelerinin kadın ve çocuk sığınma evleri kurmasını öngören 5393 sayılı Belediye Kanunu şeklinde özetlenebilir. Cinsiyet eşitsizliğinin en yoğun yaşandığı alan ise yerel düzeydir. İstihdam, okur yazarlık, üreme sağlığı açısından incelendiğinde bölgesel farklılıkların çok yoğun şekilde yaşandığı, bu alanlarda yerel politikalar üretmekte zayıf kalındığı görülmektedir. Örneğin, TÜİK’in Nisan 2013’te yayınladığı son istatistiklere göre Antalya’da 15 yaş üstü okuma yazma bilmeyen kadın oranı % iken, bu oran Şanlıurfa’da % çıkmaktadır. Bu durum toplumsal cinsiyete duyarlı yerel politikalar üretmenin önemini tek başına ortaya koymaktadır. Yerel düzeyde kadınların yaşadıkları sorunlar, güçlükler ve kısıtlılıklar yerel politikalar ve önlemlerle doğrudan bağlantılıdır. Oysa, kadının siyasi hayata katılımına bakıldığında da, eşitsizliğin en yoğun olarak yerelde yaşandığı görülmektedir. Türkiye Büyük Millet Meclisi’ndeki kadın vekil oranı %14 olmakla beraber, yerel meclislere inildiğinde bu oran 2009 yerel seçimlerinde %3 İl Genel Meclisi – %4 Belediye Meclisi düzeylerine düşmektedir. 2014 yılı Yerel Seçimlerinde bu oran artmış olmakla beraber % yine de TBMM’deki temsil oranı olan %14’ün altındadır. Türkiye’deki toplam 81 ilde sadece 4 belediye başkanını kadın bulunmaktadır. Bu veriler de göstermektedir ki, kentler ve yerel politikalar geleneksel olarak erkekler tarafından tasarlanmakta ve bu tasarımlar kadın ve kız çocuklarının ihtiyaçlarını dikkate alma konusunda çok eksik kalmaktadır. Kadın Dostu Kentler Birleşmiş Milletler Ortak Programı, gerek oluşturduğu Yerel Eşitlik Mekanizmaları ve Yerel Eşitlik Eylem Planları, gerek yerel kadın STK’larla yerel yönetimler arasındaki işbirliğinin ve bu kurumların teknik kapasitelerinin geliştirilmesine yönelik faaliyetleri ile Türkiye’de toplumsal cinsiyet eşitliğinin hem yerel hem de ulusal düzeyde geliştirilmesini amaçlamaktadır. Tunuslular kadın erkek eşitliği talepleri için yürüdüler - 0626 Güncelleme - 0626 Başkent Tunus'ta Ulusal Kadın Bayramı dolayısıyla bir araya gelen, başta miras hukuku olmak üzere her alanda kadın erkek eşitliği taleplerini dile getirdi Tunus'ta yüzlerce kişi, parlamentoda oylamaya sunulacak "mirasta kadın erkek eşitliği" teklifine destek amacıyla gösteri yaptı. AA'nın haberine göre Ulusal Kadın Bayramı dolayısıyla aralarında Halk Cephesi, Tunus Proje Partisi ve Ulusal Özgürlükler ve Eşitlik Kampanyasının da bulunduğu siyasi partilerin çağrısına karşılık veren Tunuslular, başkentteki Habib Burgiba Caddesi'nde toplandı. "Mirasta eşitlik lütuf değil haktır", "Geri kalmışlığa karşı hürriyet eşitliği, bireysel hürriyetlere evet" ve "Biz Tunus'un hor görülemez kadınlarıyız" sloganları atan göstericiler, "Özgürlüğün olmadığı cumhuriyete hayır" ve "Anayasal haklarımızın fiiliyata dökülmesini istiyoruz" yazılı pankartlar taşıdı. Tunus Proje Partisi Genel Sekreteri Muhsin Merzuk, mirasta kadın erkek eşitliği meselesinin ideolojik çatışma değil anayasal haklarla alakalı olduğunu söyledi. Partisinin parlamentoda, mirasta kadın erkek eşitliği teklifine "evet" oyu vereceğini belirten Merzuk, Nahda Hareketi Partisinin de anayasaya uymak için bu doğrultuda hareket etmesinin yararına olacağına inandığını kaydetti. Halk Cephesi sözcüsü Hamme Hammami ise Cumhurbaşkanı El-Baci Kaid es-Sibsi'nin, siyasi hesaplardan dolayı tam eşitlik yolunda gereken adımları atmadığını öne sürdü. Hammami, bu gösterinin sadece miras eşitliği değil kadın ve erkek arasında her alanda tam eşitlik ve bireysel özgürlüklerin kabul edilmesi için yapıldığını sözlerine ekledi. Cumhurbaşkanı El-Baci Kaid es-Sibsi, dün Tunus Milli Kadın Bayramı kutlamaları kapsamında yaptığı konuşmada, "Mirasta kadın erkek arasındaki eşitlik konusunu yasa haline getirmek istediğini" belirtmişti. NE OLMUŞTU? Sibsi, Ağustos 2017'de "Bireysel Özgürlükler ve Eşitlik Komitesini kadın erkek eşitliğiyle ilgili yasal düzenlemeler üzerinde çalışmakla görevlendirmişti. Komite haziran ayında Sibsi'ye iki bölümden oluşan 233 sayfalık bir rapor sunmuştu. Raporun bireysel hak ve özgürlüklere ayrılan birinci bölümünde yer alan en bariz teklifler arasında eş cinselliğin suç olmaktan çıkarılması ve idam cezasının kaldırılması yer alıyor. İkinci bölümde ise kadın erkek arasında mirasta eşitlik ve çocuklar arasında, evlilik dışı ilişkilerden doğanlar da dahil olmak üzere eşitlik meselesi ele alınıyor. Raporun öngördüğü yasal değişiklikler Tunus kamuoyunda yoğun biçimde tartışılmış, rapora destek verenler ve karşı çıkanlar gösteriler düzenlemişti. Kadınların sosyal hayattaki yeri ve kadın erkek ilişkilerinin nasıl olması gerektiği siyasal tartışmaların odak konularından biri olagelmiştir. Kadın tartışmaları; kadın-erkek ilişkilerinin eşitliği veya eşitsizliği, kadının başörtüsü veya giyimi, ev kadını olmaya karşı sosyal ve ekonomik hayata katılımı, siyaset ve bürokrasinin üst noktalarındaki kadın oranı, kadına yönelik şiddet vb. üzerinden yürür. Kadına yönelik şiddetin önlenmesi konusu yukarıda sayılan diğer tartışmalardan farklılık gösterir. Kadına yönelik fiziksel, cinsel ve duygusal istismar evrensel bir sorun olup, tüm toplumlarda görülüyor. Diğer taraftan bir toplumun tarihsel sürecinde belirli zamanlarda artma veya azalma eğilimi gösterebiliyor. Üstelik bu şiddetin görülme sıklığı açısından da toplumlar arasında fark olabiliyor. Bu hal kadına yönelik şiddetin sosyal çevre şartlarından, kültürden, refah ve eğitim düzeylerinden, devletin politikalarından etkilendiğini gösterir. Örneğin Kanada'da kadına yönelik fiziksel şiddet oranı Türkiye ortalamasından daha düşük. Aile ve Sosyal Politikalar Bakanlığı kadına yönelik şiddet meselesini ciddiye almış görünüyor. Türkiye kadına yönelik şiddeti önleme toplantısının ev sahipliğini yaptı ve İstanbul Deklarasyonu olarak tanımlanan düzenlemeyi imzaladı. Gereken yasal düzenlemeler yapıldı, şiddete uğrayan kadının desteklenmesine yönelik bir dizi değişim gerçekleştirildi. Aslında Türkiye'de kadına yönelik şiddeti destekleyen herhangi bir toplumsal grup yok. Sorun şurada Kadına yönelik şiddet birçok faktörle eş zamanlı ilişkili ve uzun soluklu, mikro düzeylere derinlemesine çalışma yapmayı ve ülkenin birçok sosyodemografik faktöründe iyileşmeyi gerekli kılıyor. Şiddetin 'şekil'leri Kadına yönelik şiddetin kabaca dört ayrı şekli var. Birincisi, 'namus cinayeti' üzerinden gerçekleşiyor. Bu şiddet şekli büyük oranda kültürel kodlarla ilişkili ve durdurulması köklü kültürel değişimleri gerekli kılıyor. Kadına yönelik şiddetin ikinci şeklinde 'psikopat bir erkek' var. Bu kişi genellikle çocukluğundan beri şiddet içinde. Çocukluktan itibaren okuldan kaçma, çete kurma, alkol-madde kullanma, tekrarlayıcı şiddetten dolayı cezaevine düşme vb. özelliklere sahip. Anti-sosyal kişilik bozukluğu olarak kabul edilen bu kişiler, eşlerini kontrol etmek ve sindirmek için düzenli şiddet uyguluyorlar. Genellikle gazetelerin üçüncü sayfalarındaki kadın cinayetleri veya ağır şiddetler bu kişiler üzerinden gelişiyor. Bu kişilerin etkili bir psikiyatrik veya psikolojik tedavisi de yok. Bunların şiddeti ile ancak güçlü bir kolluk kuvveti ve etkin bir hukuk sistemi sayesinde baş etmek mümkün. Bu kişileri sözle ikaz ederek, siyasi ve ahlaki söylevler vererek durdurmak mümkün değil. Kadına yönelik şiddetin üçüncü şekli psikopat olmayan ama öfke kontrolü sağlayamayan kişiler üzerinden gelişiyor. Bu kişiler öfkelendiklerinde freni patlayan bir kamyona dönüşüyorlar. Bu kişilerde öfke tedavileri ve şiddeti önleme eğitimleri işe yarayabiliyor. Dördüncü tipte ise, şiddet kadın ve erkeğin sözlü kavga sürecinde itişip kakışmasıyla oluşuyor. Bu halde oluşan şiddeti azaltmak için ise, kamuoyuna yönelik farkındalık kampanyaları, evlilik güçlendirme eğitimleri ve aile desteği veren kurumsal yapıların arttırılması gerekiyor. Sonuç olarak. bu memlekette kadına yönelik şiddeti destekleyen, hatta ciddiyetini önemsemeyen siyasal veya sosyal organizasyon yok. Kadına yönelik şiddeti önlemek istiyorsak, ailelerin ekonomik düzeyini arttırmaktan, şiddeti azaltacak sosyal politikalara kadar birçok alanda ince işçilik düzeyinde çalışmak gerekiyor. Yasal Uyarı Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Turkuvaz Medya Grubu’na aittir. Kaynak gösterilse veya habere aktif link verilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı ya da bir bölümü kesinlikle kullanılamaz. Ayrıntılar için lütfen tıklayın. Haberler > Kadın - Erkek Eşitliği Hakkında 9 Özlü Söz - 1252 - 1547 9. Mahatma Gandhi 'Kadını 'zayıf cins' olarak tanımlamak bir iftiradır ve erkeklerin kadınlara karşı yaptığı haksızlıktır. Eğer güçten kastedilen kaba kuvvet ise elbette kadınlar erkeklerden daha az vahşidir. Ancak güç eğer ahlaki bir güçse, o zaman kadınlar erkeklerden tarif edilemez derecede üstündür. Kadınlar bizden daha fedakar, daha cefakar, zorluklara çok daha fazla dayanan, daha cesur insanlar değil mi? Kadınlar olmadan erkekler olabilir mi? Kim bir kadından daha fazla gönle hitap edebilir?' 8. Muhammed Ali Cinnah 'Kadınlar erkeklerle birlikte yürümedikçe hiçbir millet zafere ulaşamaz. Kadınları bir mahpus gibi dört duvardan ibaret bir evin içerisine mahkum etmek insanlığa karşı işlenmiş bir suçtur. Bizim kadınlarımıza layik gördüğümüz bu cezadan daha büyük bir ceza hiçbir ceza kanununda bulunamaz.' 7. Shimon Peres 'Ortadoğu’da demokrasinin önündeki en büyük engel ne biliyor musunuz? Kocalarınız. Onlar alışkanlıklarının esiri olmuşlar. Artık geleneksel yaşamın değişme vakti geldi. Artık herkes değişmeli. Eğer kadınlara eşit haklar vermezseniz, ilerleyemezsiniz.' 6. Nelson Mandela 'Kadınlar bütün baskı ve zulüm zincirlerinden kurtulmadıkça özgürlükten bahsedilemez.' 5. Barack Obama 'Hayır.. Kadınların temel haklarını elinden alıp buna 'din özgürlüğü' diyemezsiniz. Eğer doğum kontrolü gibi haklardan rahatsızsanız o zaman bu hakkı kullanmama hakkına da sahipsiniz ancak kimseyi sizin inançlarınıza göre hareket etmeye mecbur edemezsiniz.' 4. Toshiko Kishida 'Eğer erkekler fiziksel olarak daha güçlü oldukları için kadınlardan üstünse o zaman hükümeti neden Sumo Güreşçileri yönetmiyor?' 3. Kofi Annan 'Cinsiyet eşitliği sadece bir hedef değildir. Cinsiyet eşitliği, yoksulluğu azaltmanın, sürdürülebilir bir kalkınma yaratmanın ve iyi yönetim oluşturmanın temelidir.' 2. Michelle Bachelet 'Bir ülkenin ekonomisi beşeri sermayesine dayanır. Eğer kadınlara yeterli sağlık, eğitim ve iş olanakları sunmuyorsanız, potansiyelinizin yarısını kaybedersiniz. Cinsiyet eşitliği ve kadın hakları ekonomik kalkınmanın temelidir.' 1. Thomas Jefferson 'Şu gerçeği aşikar kabul ederiz Bütün insanlar yaratıcıları tarafından eşit yaratılmıştır ve bazı vazgeçilemez haklara sahiptir. Yaşamak, özgürlük ve kendi mutluluğunu arama hakkı böyle haklardandır.'

kadın erkek eşitliği ile ilgili sloganlar