C2RYG. Ne kadar Loop Fitness sponsorlu içeriğine benzese de ilk bakışta, bloğum henüz sponsor alma seviyesine ulaşmadı diyebilirim 🙂 Pazartesi günü Okumak İçin Tıkla Spor hayatım babam sayesinde 4 yaşında yüzme ile başladı; 8 yıl kadar lisanslı yüzmenin yanında, su topu, basketbol, voleybol, masa Okumak İçin Tıkla Kahvaltı alışkanlığı genetiktir ve x kromozomunda taşınır Çocukluğum karşıma geçip dikilse, önce bir tokatlarım ardından alnından öperim zamanında yaptığı sağlıklı Okumak İçin Tıkla 5 yaşında başladım spor yapmaya yüzme ile, bugüne kadar da sporu eksik etmedim hayatımdan, ne göbek kelimesi ile işim oldu ne Okumak İçin Tıkla
Abone Ol “Biz kurtarma ekibiyiz, katil değil.” CIA’in paralı askeri Dutch, Libya’daki operasyonlara neden katılmadığını soran arkadaşı Dillon’a böyle yanıt verir. Bunun üzerine, Dillon ve General arasında, “Tabii tabii!” anlamına gelebilecek alaycı bir bakışma olur. Bu konuşma, vahşi ormanlarda gerillalar tarafından esir alınmış devlet görevlileri’ni kurtarmak için bir Güney Amerika ülkesinde düzenlenen operasyonun anlatıldığı Predator/Av 1987 adlı filmde geçer. Soğuk Savaş’ın sona ermesinden hemen önceki yıllarda yapılan ve öyküsü de aynı dönemde geçen film, tipik bir Reagan dönemi anlatısıdır Dünyada pek çok kötülük vardır, ama neyse ki onlara karşı ABD de vardır! Arnold Schwarzenegger’in canlandırdığı Dutch karakteri, Vietnam ve Afganistan’da da bulunmuş bir paralı asker olmasına rağmen, CIA’in derin devlet operasyonlarından pek hoşlanmıyor gibidir. Ama görev her şeyden önce geldiği ve dünya jandarmalığı bunu gerektirdiği için gerilla avındadır. Ormanın derinliklerine daldıkça, düşmanın çok daha korkunç bir şey, uzaylı bir varlık olduğu anlaşılacaktır. Film baştan sona bir kas ve erkeklik gösterisidir. Bunun için sadece Schwarzenegger’in pazularıyla yetinilmiyor elbette; her sahnede görebileceğimiz erkek kardeşliği, askerlik arkadaşlığı ve kampta bulunan bir kadın üzerinden sunulan dişi güvenilmezliği, filmin bir testosteron bombası olmasını sağlar. Sonuç olarak Predator, hem sağcı hem de erkek-egemen bir 80ler hikâyesi’dir. *** Dönemin ruhunu çok iyi yansıtan Predator o kadar başarılı oldu ki, üç yıl sonra Predator 2 1990 yapıldı. Hollywood, tür sineması’nı sadece ideolojik bir aygıt olarak kullanmaz, aynı zamanda bir sinekten yağ çıkarma makinesi’ olarak da değerlendirir. Böylece, sonraki 20 yıl boyunca hem devam filmleri, hem de kısa filmler ve bilgisayar oyunlarıyla yürüyen çok büyük bir Predator piyasası oluştu Dünyanın iki uzaylı canavarın savaş alanı olarak sunulduğu Alien vs. Predator 2004, Alien vs. Predator-Requiem 2007 ve ardından, başka bir gezegene giden insanların yine bu canavarla karşılaştığı Predators 2010 ortaya çıktı. 2018’de Predator tekrar dünyayı ziyaret etti. Bu film ve oyunlarda Predator, içi kolayca boşaltılıp tekrar doldurulabilen ideolojik bir kap olarak kullanıldı. Başlangıçta katıksız bir vahşiliğin sembolüyken, sonraki anlatılarda çok ileri bir uygarlığın mecburen vahşileşmiş’ bireyine dönüştü. Ama Hollywood’un ideolojik söylem üretme becerilerini en iyi gösteren örnek 2022’de geldi Prey. Önceki anlatılarda ya şimdiki zamanda ya da gelecekte izlediğimiz Predator filmi, bu sefer Amerika kıtasının Avrupalılar tarafından kolonileştirildiği bir dönemde geçiyor 1719 yılında, huzur içinde yaşayan bir Kızılderili kabilesi görüyoruz. Bu kabilenin kız çocuklarından Naru, çadıra kapanıp yemek yapmak ya da dikiş işleriyle uğraşmak yerine avlanmayı tercih ettiği için, yaşıtı erkeklerin zorbalığına maruz kalmaktadır. Ama hem Predator’un uzay gemisinin dünyaya düştüğünü gören, hem de sonraki olaylarda gözlem ve avcılık gücünü kanıtlayarak kabileyi kurtaran Naru olacaktır. Böylece, 1987’de fazlasıyla maskülen ve neo-liberal bir film olarak yola çıkan Predator, 2022’de hem Avrupa sömürgeciliğine hem de erkek-egemen yapıya yönelik bir eleştirel bir anlatıya dönüşüyor. Dahası, 1987 versiyonuyla 2022 versiyonunun -ve aradaki diğer tüm filmlerin- senaryo yazarları da aynı Jim Thomas ve John Thomas. Thomas Kardeşler kariyerlerini neredeyse sadece Predator üstüne kurdukları için, bu filmlerdeki politik duruş ve değişimleri her şeyden önce senaristlerin 35 yıl boyunca toplumsal gelişmelerle birlikte olumlu yönde yaşadığı düşünsel değişimin göstergeleri olarak tanımlamak mümkün. Ama söz konusu üretim alanı Hollywood olunca, Dillon ve General arasındaki bakışmayı -’tabii canııım!’- yinelemek kaçınılmaz oluyor. Video haberler için YouTube kanalımıza abone olun
"Yaşlandığımız için egzersiz yapmayı bırakmıyoruz, egzersiz yapmadığımız için yaşlanıyoruz." Yaşlanmanın, “hücre eskimesi” süreci olduğunu göz önünde bulunduracak olursak spor ve sağlık konusunda önemli çalışmalara imza atmış Dr. Kenneth Cooper’ın sporun insan sağlığındaki önemini vurguladığı bu sözünü kendimize sürekli hatırlatmalıyız. Spor endüstrisinin önemli kişiliklerinden olan Phil Knight ise “eğer bir vücudunuz varsa siz bir atletsiniz” sözü ile bir insanın spor yapması için sadece vücuda sahip olmasının yeterli olacağını savunurken sporun, her bireyin yapması gereken bir aktivite olduğunu vurgulamakta. Ben de sporun sağlığa etkilerini anlatmadan önce, bir hekim olarak, andımızın yazarı Hipokrat’ın bir sözünü hatırlatarak meslektaşım Dr. Cooper’ın ve Phil Knight’ın spor ile ilgili fikirlerine katkıda bulunmak istiyorum “Her bireye ne fazla ne eksik fakat doğru miktarda gıda ve egzersiz sunabilseydik, sağlığın en emin yolunu bulmuş olurduk.”Tanım olarak spor, belli kurallara uyularak yapılan, bedensel gelişmeye yararlı eğlenmek ve yarışmak amacı da bulunan beden hareketlerinin tümüne verilen isim. Tanımdan yorumla, sporun sağlık açısından faydalı, hem ruhsal hem de bedensel yönden kişisel gelişimi destekleyen, kişiyi disiplinize eden ve sosyalleşmeyi sağlayan aktiviteler bütünü olduğunu söylemek pek de yanlış olmayacaktır. Rekabete dayalı performans sporlarından veya günümüzde spor denilince akla ilk gelen futbol, basketbol gibi endüstrileşmiş spor dünyasından bahsetmeyeceğim. Sporun sosyalleşmeye katkısı, ruhsal gelişime etkisi gibi sosyolojik ve psikolojik konulara da değinmeyeceğim. Takdir edersiniz ki hakim olduğum sağlık ile ve özellikle de kalp-damar sağlığı ile olan ilişkisi penceresinden bakacağım spora. Genel vücut sağlığı açısından değerlendirdiğimizde düzenli olarak yapılan spor, solunumun düzenlenmesini ve bu sayede yeterli oksijenin vücuda girerek tüm organlara, dokulara ulaşmasını sağlar. Vücudun bağışıklık sistemini güçlendirir. Solunumu düzenlediği ve bağışıklığı güçlendirdiği için de başta solunum sistemi ile alakalı olmak üzere tüm enfeksiyonlara karşı direnci arttırır. “Çalışan demir pas tutmaz” sözünü de hatırlayarak dengeli ve kontrollü yapılan egzersizlerin kas-iskelet sistemi sağlığını olumlu yönde etkilediğini söylemek gerekir. Bununla birlikte spor, vücut ağırlığının korunmasına yardımcı olur ve kilo almanın önündeki en önemli engeldir. Kilo kontrolü sayesinde obezite ve obezite ile ilişkili olarak ortaya çıkabilecek diyabet, metabolik sendrom gibi hastalıkların gelişimini engeller. Genel vücut postürünü duruşunu düzelterek kişiye hem sağlık açısından katkı sağlar hem de daha dinç ve güzel görünmesine yardımcı olur. Kemiklerde kalsiyum birikimini hızlandırdığı için gelişme çağındaki çocuklarda fiziksel gelişmeyi desteklemesinin yanı sıra yaşlılarda, zamanla ortaya çıkan osteoporoz gibi hastalıkların engellenmesini sağlar. Kardiyovasküler sistem, düzenli yapılan koşu, yüzme, bisiklete binme gibi aerobik egzersizlerden en çok fayda gören sistemdir. Yapılan bilimsel araştırmalarda düzenli egzersiz yapan kişilerde tansiyon değerlerinin, egzersiz sonrasındaki 6 saat boyunca düşük izlediği saptanmış ve yine spor yapanlarda tansiyon değerlerinin yapmayanlara oranla daha düşük ve dengeli bir seyirde olduğu bulunmuş. Vücuttaki tüm atardamarlarda gelişebilecek aterosklerotik sürecin engellenmesinde veya yavaşlatılmasında önemli faktörlerden biri olan düzenli egzersiz, bu özelliği ile kalp krizi ve inme gibi hastalıklardan korunmada önemli bir yer tutar. Spor sırasında kaslarda artan oksijen ihtiyacını karşılayabilmek için kalp kası daha kuvvetli ve hızlı kasılır; bu sayede spor, uzun dönemde kalp kasının kuvvetlenmesine yardımcı olur. Avusturalya’da sağlıklı bireylerin katıldığı bir çalışmada haftada 3 kez 1er saat düzenli egzersiz yapan kişilerin, kalp damar hastalıklarına bağlı sorun yaşama olasılıklarının belirgin düzeyde düşük olduğu gösterilmiş. Amerika’da Halk Sağlığı ile ilgili yapılan bir bilimsel araştırmada erişkin bireylerin haftada 5 gün 30-60 dakika arasında kalp hızlarını kontrollü şekilde arttıracak şekilde yürümeleri veya haftada 3-4 kez 20-40 dakika arasında koşmaları-jogging yapmaları önerilmekte. Yine aynı araştırmada her sağlıklı bireyin haftada en az iki gün büyük kas gruplarını çalıştıracağı direnç egzersizlerinin de faydasından bahsedilmekte. Yine Amerikan Kalp Birliği’nin son kılavuzunda herkes için orta tempoda haftada en az 150 dakika egzersiz önerilmektedir. Yine aynı kılavuzda, hipertansiyonu ve kolesterol yüksekliği olan kişilerin haftada 3 kez, 40’ar dakika spor yapmasının kalp krizi ve inme riskini azalttığı Rohn tam da bu yazının sonuna uyacak şekilde çok güzel özetlemiş “Vücudunuza iyi bakın. Yaşamak zorunda olduğunuz tek yer orasıdır.”
Spor Yapmanın Faydaları Hakkında Yazı hakkında bilgi kısaca, Spor Yapmanın Faydaları İle İlgili Kısa Yazı. Sporun fiziksel ve ruhsal olumlu etkileri bulunduğu çağımızda bilinen bir gerçektir. Fiziksel olumlu etkileri kas ve eklemlerin çalışması, dolaşımın hızlanması gibi sebeplerden ileri gelmektedir. Ruhsal gerginlik ve zihin yorgunlukları da sporla giderilebilir. Sporla amatör olarak ilgilenilebileceği gibi profesyonel olarak da ilgilenilebilir. Kişisel zevk ve hobi adına spor yapanlar amatör olarak adlandırılabilir. Bunun yanı sıra spordan para kazanan ve bunu bir meslek olarak yapan insanlar da profesyonel sporcu unvanını alır. Spor yapmayan kişiler spor yapanlara göre daha çabuk yorulurlar ve vücutları daha kırılgandır. Ayrıca spor yapan insanların her türlü işte daha verimli oldukları da gözlemlenebilir. Spor yapan insanlar fiziki görünüş anlamında daha geç yaşlanırlar. Bu durum ruhsal olarak da kendilerini iyi hissetmelerini sağlar. Yani genç olmak fizyolojik ve psikolojik olarak ikiye ayrılırsa spor yapan insanlar iki türlü de gençtirler. Bunların farkında olup sağlıklı bir yaşam için spor yapmak da spor bilinci olarak adlandırılır. Kilo sıkıntısı ve cilt güzelliği açısından spor yapanlar yapmayanlara oranla neredeyse hiç sıkıntı çekmezler. Böylece daha dinç ve güzel gözükürler. Spor yapmak başlı başına bir düzen işidir. Bu sebepledir ki spor yapan insanlar hayatlarının her alanında düzenlidirler çünkü bunu bir alışkanlık haline getirmişlerdir. Ayrıca sporda her zaman takım ruhu kendisini hissettirir. Bu sebeple spor yapan insanlar yalnızlık duygusunu pek tatmazlar. Yalnız kaldıklarında ise kendilerini dinlerler ve daha huzurlu olurlar. Tüm yaş gruplarında bunlar geçerlidir. Ayrıca spor yapabilen insan alkol ve sigara içmiyor veya bırakmış demektir. Çünkü alkol ve sigara tüketen bir insanın sporda belli bir yerden sonra ilerlemesi mümkün değildir. Zaten öfke ve sıkıntılarını sporla atan insanlar bu gibi bahanelerle sigara ve alkole yaklaşmayı manasız bulurlar. Sıkıntı ve öfkelerini güzel bir aktiviteyle attıklarından evlilikleri de daha sağlıklı yürür. Dinç ve dinamik gözüken bu insanlar sonraki kuşaklara rol model olurlar. Spor Yapmanın Faydaları İle İlgili Kısa Yazı Hakkında Yorumlarınızı Hemen Paylaşabilirsiniz.
19 Ocak 2021 Ev ve Yaşam 32 Görüntüleme Gelişen teknoloji ile beraber artık iş hayatlarımızda da büyük değişimler yaşanmaya başlandı. Giderek daha fazla bilgisayar başından vakit geçirir olduk. Hem iş yerlerimizde hem de evlerimizde bilgisayar başında geçirdiğimiz saatler uzadıkça daha az spor yapar bir duruma geldik. Sağlık ve spor dengesini tutturamaz olduk. Özellikle bayanların dikkat ettiği kilo sorunları da bu yüzden giderek artan bir hastalık haline geldi. Her zaman şık ve bakımlı olmaya dikkat eden bayanlar bilgisayar başında geçirdikleri vakit yüzünde artık sürekli diyet yapma ihtiyacı duyuyor. Özellikle de spora ayrılan vakit azaldığında kendilerinin daha fazla yorulduklarını hissetmeye başladılar. Sağlık ve spor ayrılmaz bir ikilidir. Hem güzellikleri hem de sağlıkları için mutlaka spor yapmaları gerektiğini biliyorlar. Ama yoğun iş yaşamı bu konuda onları giderek daha da çok zorluyor. Spora ayırdıkları vakit aslında hem güzelliklerine hem de sağlıklı bir hayata ayırdıkları vakit anlamına geliyor. Her ne olursa olsun kadınlar için güzellik birinci sırada yer alsa da asıl amacın sağlık olduğu unutulmamalı. Vücudumuzda yer alan toksinlerin en güzel şekilde atıldığı yön spor. Bayanlar spor yaparak daha güzel olacaklarının farkındalar. Ama bilgisayar başında geçirilen vakitler onların biraz tembel olmalarına yol açmış durumda. Sağlık Ve Spor – Zindeliğin Ve Güzelliğin Sırrı Özellikle uzun saatlerin ardından bel ya boyunda oluşan ağrılarında en güzel tedavisi yine spor yapmaktan geçiyor. Sağlık ve spor konusunda uzmanlar hem televizyonlar da hem diğer haberlerde sürekli olarak hem bayanları hem de erkeleri uyarmaya çalışıyorlar. Sağlıklı bir hayatın mutlaka spor yapmaktan geçtiğini ve buna asla bahane bulmadan devam etmeleri gerektiğini her fırsatta dile getiriyorlar. Daha güzel görünmek isteyen ve daha ince bir fiziğe sahip olmak isteyen kadınların hem sürekli olarak spor yapmaları hem de yeme içme alışkanlıklarına son derece dikkat etmelerini uzmanlar sürekli tekrarlıyor. Tekrar hatırlatalım, sağlık ve spor ayrılmaz bir ikilidir. Lazer Epilasyon Hakkında Bilgiler, Kadınlardaki Vajinal Akıntı ve benzer yazılar için Ev ve Yaşam kategorimizi inceleyebilirsiniz. İlginizi Çekebilir Kadınlardaki Vajinal Akıntı Vajinal akıntı kadınlar için sıkıntı oluşturan bir hastalıktır. Neredeyse her kadının yaşadığı bu sorun, doktorların …
sağlık ve spor konularını yansıtan haber yazısı