X2Z4qV. Yenilenemez Enerji Kaynaklarının Zararları Yenilenemez enerji kaynakları, büyük oranda çevre kirliliğine yol açar. Benzinli arabaların egzoz dumanları havadaki karbondioksit oranını arttırır. Özellikle büyük şehirlerde hava kirliliğinin yol açtığı birçok kronik hastalık mevcuttur. Yenilenebilir enerji kaynakları nelerdir avantajları ve dezavantajları? Ayrıca yenilenebilir enerji kaynaklarının fosil yakıtlara avantajı, çevreyi kirletmemesi, doğaya ve canlılara dost olmasıdır. Buna karşılık dezavantajları da var. Coğrafi olarak her yerde bol bulunmuyorlar; ayrıca yoğun enerji formları olmamaları nedeniyle geniş alanlardan toplanmak zorundalar. Yenilenebilir enerji kaynaklarının kullanımının olumlu ve olumsuz yönleri nelerdir? Yenilenebilir enerji kaynaklarının olumlu yönlerine örnekler şu şekildedir Yüksek enerji elde edilebilir. Sürdürülebilir olarak tükenmez. Yenilenebilir enerji kaynakları süreklidirler. Çevreye daha az zarar verirler. Kullanıcı için ekonomiktir. Ülkenin dışa bağımlılığını azaltır. 16 Ağu 2020 Yenilenebilir enerji kaynaklarının kullanımının artmasının önemi nedir? Yenilebilir enerji kaynakları üretimleri esnasında CO2 emisyonlarını kömür, petrol, doğalgaz gibi fosil yakıtlarla karşılaştırıldığında daha az seviyede ürettikleri için çevreye yaptığı olumsuz katkı oldukça düşüktür. Yenilenebilir enerji kaynakları zararlı mı? Fosil kaynaklar ozonun delinmesi, küresel ısınma, iklim değişikliği ve doğanın tüketilmesi gibi ciddi zararlara yol açar. Yenilenebilir enerji kaynakları ise düşük maliyetlidir, çevre dostudur, temiz ve yerlidir. Enerji kaynaklarının zararları nelerdir? Kömür, doğalgaz ve petrol kaynaklı tüm enerji kullanımları, hava kirliliğine yol açan bazı gazların salgılanmasına neden olmaktadır. Aynı şekilde özellikle petrol enerjisi, hava kirliliğinin yanında toprak ve su kirliliğine de neden olur. Yenilenebilir enerji kaynaklarının özellikleri nelerdir? Genellikle temiz enerji olarak adlandırılan yenilenebilir enerji, doğal kaynaklardan veya sürekli yenilenen süreçlerden gelir. Örneğin, güneş ışığının veya rüzgarın kullanılabilirlikleri, zamana ve hava durumuna bağlı olsa bile her zaman güneş parlamaya ve rüzgar esmeye devam eder. Yenilenebilir enerji kaynağı çevreye zarar verir mi? Yenilenebilir enerji kaynaklarından güneş, rüzgar, biyokütle ve su ilk bakışta hiçbir çevre etkileri yokmuş gibi durmaktadırlar. … Bu toksik maddeler havaya, yüzey veya yeraltı sularına karışırsa önemli çevre ve sağlık sorunlarına yol açabilirler. Yenilenebilir enerji kaynaklarının avantajları nelerdir? Yenilenebilir Enerji Kaynaklarının Önemi Nedir? Kısa sürede yerine konulabilen bir enerji kaynağıdır. … Kirliliğe neden olmazlar, diğer yakıtlara oranla daha temiz kaynaklardır. Doğal olarak varlığını sürdürdüğü için alternatif ve tükenmeyen bir enerji kaynağıdır. Yenilenemez enerji kaynaklarının zararları nelerdir maddeler halinde? YENİLENEMEZ ENERJİ KAYNAKLARI ZARARLARI Yenilenemez enerji kaynaklarının zararlarının başında, hava ve su kirliliği gibi çevresel sorunlara yol açmaları gelir. Kömür, doğalgaz ve petrol kaynaklı tüm enerji kullanımları, hava kirliliğine yol açan bazı gazların salgılanmasına neden olmaktadır. Yenilenemez enerji kaynaklarının çevreye verdiği zararlar nelerdir? YENİLENEMEZ ENERJİ KAYNAKLARI ZARARLARI Kömür, doğalgaz ve petrol kaynaklı tüm enerji kullanımları, hava kirliliğine yol açan bazı gazların salgılanmasına neden olmaktadır. Aynı şekilde özellikle petrol enerjisi, hava kirliliğinin yanında toprak ve su kirliliğine de neden olur. Yenilenebilir enerji kaynaklarının önemi nedir? Yenilenebilir Enerji Kaynakları ile enerji üretiminde dışa bağımlılık azalır. Yenilenebilir Enerji Kaynakları, enerji verimliliğinin artmasına yardımcı olur ve hava kirliliğinin azalmasını sağlar. Karbon emisyonunu azaltır ve çevre dostu bir enerji tüketimi sağlar. Yenilenebilir enerjinin faydaları nelerdir? Yenilenebilir Enerji Kaynaklarının Önemi Nedir? Kısa sürede yerine konulabilen bir enerji kaynağıdır. … Kirliliğe neden olmazlar, diğer yakıtlara oranla daha temiz kaynaklardır. Doğal olarak varlığını sürdürdüğü için alternatif ve tükenmeyen bir enerji kaynağıdır. Yenilenebilir enerji kullanımı neden artıyor? Çevre kirliğinin önüne geçmek ve yakıt krizi yaşamamak için, yerel kaynakları kullanarak hem daha ekonomik hem de sürekli üretim için alternatif enerji kaynakları ön plana çıkıyor. … Bu nedenle de tüm dünyada olduğu gibi Türkiye’de de yenilenebilir enerji kaynaklarının kullanımı giderek artıyor. Enerji üretiminin çevreye verdiği zararlar nelerdir? Fosil yakıtların yakılması karbon dioksit, kükürt dioksit, azot oksit, parçacık halindeki maddeler ve toz salımına yol açar. Karbon dioksit küresel ısınmaya en fazla katkıda bulunan maddedir. Kükürt dioksit ve azot oksit asit yağmurlarına neden olur; parçacıklı maddelerle birlikte havanın kirlenmesinde rol oynar.
İnsan ırkı olarak tüm doğa aslında bizim emrimizde işliyor. Bulduğumuz tüm besinleri, kaynakları sınırsızmışçasına harcıyor, çarçur ediyoruz. Ağaçları kesip, bitkileri ve hayvanları yok edip, su kaynaklarını kirletip keyfimize bakmak derdindeyiz. Hal böyle olunca da aslında kendi kendimizi, kendi geleceğimizi, çocuklarımızın yaşayacağı sağlıklı bir dünyayı hızla yok etmiş oluyoruz. Çoğumuz atıklarımızı ayırmaya, geri dönüşüme, suyu, elektriği sadece gerekli olduğunda kullanmaya yönelik bir çaba göstermediğimiz için dünyanın ömrü de tıpkı bizimkiler gibi kısalıyor. “Peki, ne yapmak lazım?” gibi bir sorunuz varsa aslında ilk olarak evimizden başlamalı, tüketim ve kirletme çılgınlığımızı dizginlemeliyiz. Bunun yanında yenilenemeyen enerji kaynaklarına değil, aksine yenilebilir enerji kaynaklarına yönelmeliyiz. Zira enerjisiz bir hayat elbette düşünülemez, ama temiz ve doğal kaynaklarla enerji elde etmek de paha biçilemez. Aksi halde gelecek hiç de parlak görünmüyor. İşte tam bu bağlamda yenilenebilir enerjinin öneminin altını çizen bazı sloganlar var “Geleceğe enerjin kalsın!” “Ne kömür, ne petrol, ne nükleer! Güneş, rüzgar bize yeter!” “Üretirken dünyayı, tüketirken kendini koru!” Bu sloganlar, bizi hayata, dünyaya, geleceğe daha sıkı bağlayacak mesajlar içeriyor. Biz de bu konuda üstümüze düşeni yapsak iyi olur. Çünkü dünyada, her geçen gün daha fazla enerjiye ihtiyaç duyuluyor. Günümüzde bu ihtiyacı karşılamak için çoğunlukla fosil yakıtlardan elde dilen, yenilenmeyen enerji kullanılmakta. Bu sebeple de hava, su, çevre hızla kirleniyor. Biz bu dünyayı bizden önceki nesilden aldık ve kesinlikle şuan kinden daha yaşanabilir bir çevre almış olduk. O zaman en azından gelecek nesillerin de en az bizimki kadar temiz ve doğal bir çevrede yaşayabilmeleri için doğal ve sürdürülebilir enerji kaynaklarına yönelelim. Öncelikle bir bakalım nedir bu yenilenebilir enerji? Yenilenebilir enerji nedir? Yenilenebilir enerji kaynakları nelerdir? Yenilenebilir enerji, adından da anlaşılabileceği üzere kullandığımızda bitmeyen, doğada her daim var olabilen, üretildiği sürece devamlılığı olan enerjidir. Yenilenebilir enerji kaynakları ise; Güneş enerjisi, Rüzgar enerjisi, Hidroelektrik enerjisi, Biyokütle enerjisi, Jeotermal enerji, Hidrojen enerjisi, Dalga enerjisi, Gelgit enerjisi olarak sıralanabilmektedir. İşte bu yenilenebilir enerji kaynaklarının tamamı kaynağını doğadan almakta ve üretildiği sürece de bitmeyecek enerjilerdir. Yenilenebilen enerjiyi daha net özetlemek gerekirse; enerji üretimi için doğal süreçlerden yararlanılır, kullanılan kaynakların tükenme hızından çok daha hızlı bir süre içinde kendini yenileyebilen enerji kaynaklarından enerji üretilmesi işlemidir. Güneş enerjisi nedir, avantajları, dezavantajları nelerdir? Güneş enerjisi, dünyaya gelen güneş ışınlarının güneş panelleri yardımı ile ısı ve elektriğe dönüştürülmesi işlemiyle oluşan enerjidir. Güneş enerjisi, doğal enerji kaynakları arasında en yaygın olarak kullanılan ve çevreye hiçbir zararı olmayan enerjidir. Güneş enerjisi ilk olarak üretilmeye başlandığında maliyeti çok yüksek olsa da, bu günkü teknoloji ile çok daha uygun ücretle kurulabilmektedir. Güneş enerjisinin avantajları Yenilenebilir bir enerji kaynağıdır, Tamamen doğal malzeme kullanılır, Fosil yakıtlardan elde edilen enerjiye göre çok ekonomiktir, Üretimi dış kaynaklara bağılı, bağımlı değildir, güneş alan her ülke üretebilir, hatta bizim gibi her mevsim güneşten faydalanan bir ülke için çok uygundur, Temiz bir enerji kaynağı olduğu için çevre dostudur. Güneş enerjisinin dezavantajları Verimi diğer enerji kaynaklarına göre daha düşüktür. Yıl boyunca elde edilen enerji miktarı sabit değildir. Güneşin etkisinin daha az olduğu mevsimlerde ve geceleri verim düşer. İlk kez kurulacağı zaman maliyeti yüksektir. Küçük çaplı tüketiciler kurulum maliyetini karşılayamayabilir. Güneşin olmayacağı zamanlar için depolanma gerekebilir. Bu işlem de maliyetlidir. Güneşin az olduğu zamanlarda verim ciddi oranda düşer. Rüzgar enerjisi nedir, avantajları, dezavantajları nelerdir? Güneş ışınlarının dünyaya geliş açısındaki farklılıklar sebebiyle oluşan basınç ve dünyanın dönüşü ile ortaya çıkan rüzgarlar, aslında çok büyük bir güç ve enerji kaynağıdır. Rüzgarın fazlaca hissedildiği yerlerde bu doğal güçten, kaynaktan faydalanmak, enerji üretmek yenilenebilir enerji adına çok büyük önem arz ediyor. Bir de teknolojik gelişmeler artık rüzgarın tahmin edilebilmesine olanak vermektedir. Böyle olunca da rüzgardan elde edilen temiz enerjiyi daha etkili kullanabilmek mümkün olmakta. Rüzgar enerjisi elde edebilmek için çok rüzgar alan yerlere rüzgar türbini kurulur ve bu şekilde enerji elde edilir. Rüzgar enerjisinin avantajları Sürekli enerji elde edilebilen doğal bir kaynağa sahiptir. Doğal kaynaklardan elde edildiği için dışa bağımlı bir üretim değildir. Rüzgar enerjisi üretim sektörü teknolojik gelişmelere paralel olarak hızla geliştiği için maliyetler de düşmektedir. Rüzgar, kesinlikle temiz, doğal bir enerji kaynağıdır, çevreye zarar vermez. Sadece ülkemiz değil, yer yüzünün yaklaşık % 95’inde rüzgar enerjisinden faydalanmak mümkündür. Rüzgar enerjisinin dezavantajları Rüzgar enerjisi türbinlerini kurmak için büyük alanlar gerekiyor. Kuşların göç döneminde çok büyük tehlike yaratabiliyorlar. Toplu kuş ölümler yaşanabiliyor. Rüzgar türbinleri çok yüksek ses oluşturduğundan yakınındaki yerleşim yerleri için gürültü kirliliğine sebep olabilmektedir. Kurulduğu bölgeye ve mevsime göre verim değişmekle birlikte, genel olarak diğer enerji kaynakları ile karşılaştırıldığında düşüktür. Yerleşim yerlerinde, şehir merkezlerinde ve düz alanlarda çok verimsizdir. Hidroelektrik enerji nedir, avantajları, dezavantajları nelerdir? Güneşten, rüzgardan elde edilen enerjiden sonra, sudan elde edilen doğal bir enerji kaynağı olarak hidroelektrik enerjiden bahsetmek gerekiyor. Hidroelektrik enerjide, suyun akış gücü kullanılıyor ve sera gazı salınımı yapmadığı için de bu enerji üretimi çevremize, dünyaya hiçbir zarar vermiyor. Suyun akarken yarattığı kinetik enerjinin kanallar vasıtası ile türbinlere iletilmesi ile bu hidroelektrik enerji üretiliyor. Eğer yükseklik, engebe ve dolayısıyla da suyun akış hızı fazla ise orada hidroelektrik üretmek çok kolay ve avantajlı olur. Hidrolik enerjinin avantajları Hiçbir şekilde çevreyi kirletmez. Çok fazla enerjiye ihtiyaç duyulduğunda hızlı bir şekilde devreye alınabilir. Bir sorun yaşandığı acil durumlarda yine çok hızlı devre dışı bırakılabilir. Doğal kaynaklardan elde edildiği için dışa bağımlı bir üretim değildir. Hidrolik enerji sayesinde; enerji üretilir, sulama yapılır, su ile ilgili başka faaliyetler de yapılabilir. Hidrolik enerjinin dezavantajları Kurulum maliyeti çok yüksektir. Kurulum süresi uzundur. Enerji üretme kapasitesi yağış miktarına bağlı olduğundan, verim de dalgalıdır. Hidroelektrik enerji üretimi için kurulan barajların bulunduğu yörede ekolojik dengeyi bozacak durumlar yaşanabilir. Hidrolik enerji tesisinin kurulduğu alanda deprem ve benzeri bir doğal afet yaşandığında sel tehlikesi yaşanabilir. Jeotermal enerji nedir, avantajları, dezavantajları nelerdir? Jeotermal, kelime anlamı olarak yerkürenin ısısı anlamına gelmektedir. Yerkabuğunun altında, çeşitli derinliklerde birikmiş olan ısının oluşturduğu, içerisinde kimyasallar barındıran su ve buhar gazlardan elde edilen enerji totalde jeotermal enerji olarak adlandırılır. Yeraltından yeryüzüne çıkan sıcak sular aracılığıyla jeotermal enerjiden faydalanılmaktadır. Bu bağlamda yüzyıllardır kullanılan jeotermal enerjiye, kaplıcalar örnek gösterilebilir. Jeotermal enerji kaynakları ile ısıtma, soğutma, elektrik üretimi ve mineral üretimi yapılabilmekte ve kaplıcalar sayesinde turizm sektöründe de kullanılmaktadır Jeotermal enerjinin avantajları Çevre dostu bir enerji kaynağıdır. Enerji üretimi için fosik yakıtlara ihtiyaç duyulmaz. Doğal bir enerji kaynağı olduğundan dışa bağımlılık yoktur. Üretim verimi çok yüksektir. Direk olarak yer altından elde edilir ve dolayısıyla diğer kaynaklara oranla yatırım maliyeti çok düşüktür. Jeotermal enerjinin dezavantajları Bazı jeotermal kaynaklar, yapılarında birtakım zararlı kimyasallar barındırmaktadır. Bundan dolayı da kullanmadan önce re-enjeksiyon işlemlerinden geçmesi gerekir. Tekrar yenilenebilen bir kaynak olmadığı için tükenebilir. Jeotermal kaynaklardan çıkan bazı maddeler genelde aşındırıcı olabiliyor, kirlilik yaratabiliyor. Araştırma ve kullanıma hazırlık aşamaları fazla maliyet getiriyor. Sondaj makineleri için yeterli alan bulunamayabilir. Enerji üretimi yüksek, ancak iletimi verimsiz, düşük olabiliyor. Bu sebeple de jeotermal enerji sistemlerinin yerleşim bölgelerine yakın olması gerekiyor. Biyokütle enerjisi nedir, avantajları, dezavantajları nelerdir? Biyokütle enerjisi; adından da anlaşılabileceği üzere organik maddelerden, atıktan, bitkilerden, yosunlardan ve alglerden elde edilen enerjidir. Bitkilerin yakılması ya da hayvan atıklarının enerji için kullanılması herkes tarafından en bilinen biyokütle enerjisi üretimidir. Biyokütle enerjisi ile elde edilen alternatif enerji kaynakları; biyoetanol, biyodizel, piroliz ürünleri, mikrobiyal yakıt hücreleri ve biyogaz şeklinde sıralanabilir. Biyokütle enerjisinin avantajları Kullanım alanı diğer yenilenebilir enerjilerden daha geniştir. Biyokütle enerji üretim teknolojileri iyi bilinmektedir. Yüksek ışık şiddetine ihtiyaç duyulmaz. Büyüklüğü isteğe göre ayarlanabilir. Depolanabilir. Sosyo-ekonomik çok açıdan önemlidir. Çevreye, doğaya verdiği zarar çok azdır. Biyokütle enerjisinin dezavantajları Verim düşüktür. Tarım alanlarını azaltabilir. Çok fazla suya ihtiyaç duyulur. Çok geniş yerleşim yerlerinde uygulanabilir, küçük alanlar için uygun değildir. Hidrojen enerjisi nedir, avantajları, dezavantajları nelerdir? Doğada bileşikler halinde bulunan hidrojen gazının işlenmesi ve dönüştürülmesi ile oluşan enerji kaynağına hidrojen enerjisi adı verilir. Hidrojen enerjisi aslında doğal enerji kaynağı olmamakla birlikte; sürdürülebilir ve alternatif enerji kaynakları arasında sayılmaktadır. Hidrojen enerjisi avantajları İçeriğinde karbon bulunmadığı için fosil atıkların işlenmesinde oluşan zararlı gaz salınımı gibi bir tehlike yaşanmaz. Petrol yakıtlarına göre 1,33 kat daha verimli olduğu düşünülmektedir. Temiz enerji kaynakları arasında önemli bir yere sahiptir. Gelecekte hidrojen ile çalışan otomobiller için yakıt olacağı düşünülmektedir. Dalga enerjisi nedir, avantajları, dezavantajları nelerdir? Denizlerde oluşan dalgalanma hareketinden ve dalgaların oluşturduğu basınçtan elde edilen yenilenebilir enerji türüne dalga enerjisi adı verilir. Dalga enerjisi, dalga jeneratörleri aracılığı ile doğal ve sürdürülebilir enerji üretimi gerçekleştirmektedir. Doğaya ve çevreye herhangi bir zararı olmayan dalga enerjisi, tüm dünyada yenilenebilir enerji kaynakları içerisinde en az kullanılandır. Buna tezat olarak da dünyanın % 70i sudur ve aslında gereken önem verilirse enerji ihtiyacının çoğunluğu dalga enerjisinden karşılanabilir. Dalga enerjisinin avantajları Doğada en bol bulunan ve tükenmeyen enerji kaynağıdır. Yeterince önem verilirse fosil yakıtlara olan bağımlılığı azaltır. Temiz bir enerji kaynağı olduğundan çevreyi, doğayı kirletmez. Deniz ve okyanuslarda uygulandığı için denizlerde yeni keşiflere yol açabilir. Kıyıların daha temiz kalmasını ve korunmasını sağlar. Yerleşim bölgelerine yakın alanlarda kurulması gerekir. İklim koşullarından çok kolay etkilenebilir. Bu alanda uzman personel bulmak zordur. Yenilenebilir enerjiyi önemli yapan etkenler Kalkınmak için enerjiye ihtiyacımız var ve bu enerji kaynaklarının yenilenmesi demek sürekli enerjiye sahip olabilmek demektir. Fosil yakıt kullanımı azalır ve çevre kirliliği önlenir. Dışa bağımlılık azalır, yerli kaynaklar kullanılır. Uluslararası düzeyde daha modern ve yaşanabilir bir ülke olabilme yolunda önemli bir adımdır. Yeni iş alanları açılır, işsizlik azalır. Genellikle sadece kurulum aşamasında maliyet gerektirir, kullanımı maliyetsiz ya da çok düşük maliyetlidir. Rüzgar enerjisi herhangi bir zararlı gaz salınımı yapmadığı için atmosfere kara, hava, su kirliliği gibi olumsuz etkisi yoktur.
Son yıllarda artan petrol fiyatlarının bir sonucu olarak ortaya çıkan alternatif enerji arayışları tüm dünyayı meşgul ederken, yenilenebilir enerji üretimi, doğal afet kaynaklı risk tehdidiyle karşı karşıya…Enerji üretimi için yenilenebilir kaynakların kullanılması, risk yönetiminin önemini arttırıyor. Yenilenebilir enerjide ülkeler arası rekabet artarken, dünyada ortaya çıkan doğal afetlerin yarattığı riskler yapılan yatırımları önemli ölçüde tehdit ediyor. Yenilenebilir enerji yatırımlarında doğal afet riski Yenilenebilir enerji sektörünün iklim kaynaklı riskler ve doğal afetler karşısındaki hassasiyeti, sektörün kâr marjını ve güvenilir finansman çabalarını da olumsuz etkileyebiliyor. Yenilenebilir enerji uygulamaları deprem, sel, fırtına, yer kayması, kasırga vb. birçok doğal afet kaynaklı riskler nedeniyle ciddi finansal kayıp riski ile her an karşı karşıya. Bu riskler karşısında, projelerin sürdürülebilir olması ve istikrarlı bir kazanç sağlaması için profesyonel risk yönetim uygulamalarına başvurulması gerekiyor. Risk, reasürans, emeklilik ve sağlık alanında profesyonel hizmetler sunan Aon, doğal afetlerin yenilenebilir enerji uygulamaları üzerindeki olumsuz etkisinin ve beraberinde ortaya çıkan risklerin veriye dayalı analizlerle ele alınmasını öneriyor. “Risk yönetimi doğru kurgulanmalı” Aon Türkiye İnşaat, Enerji, Denizcilik, Havacılık ve Plasman'dan sorumlu Genel Müdür Yardımcısı Özgür Erdem, yenilenebilir enerji sektöründe risk yönetiminin önemine dikkat çekerek, şunları söyledi “Doğal afet ve iklim kaynaklı risklerin yatırımlar üzerindeki etkisinin incelenmesinde tarihsel verilerin önemine dair farkındalık giderek artıyor. Ancak bu farkındalığın, yapılan yatırımlarla paralel olarak artmadığını görüyoruz. Yenilenebilir enerji yatırımlarının karlılığının her an doğal afet ve iklim kaynaklı risklerin tehdidi altında olduğu gerçeğini göz önüne aldığımızda, riski önlemek, maruz kalınan risklerin sigorta ile koruma altına alınmasını sağlamak, olası kayıpları belirlemek ve olası riskleri azaltmak adına risk yönetim uygulamalarının doğru kurgulanması önem arz ediyor. Tesislerin tasarımı, inşası ve işletilmesinin her aşamasında geçmiş verilere dayalı, ileriye dönük ve analitik bir risk yönetim yaklaşımına başvurulması, öncelikle doğal afet kaynakları risklerin öngörülerek hesaplanabilmesini mümkün kılarak, bu risklerin etkin ve verimli bir şekilde tanımlanmasını, yönetilmesini ve transfer edilebilmesini sağlayacak ve yıkıcı etkileri en aza indirecek çözümlerin geliştirilmesine katkıda bulunacaktır. Yatırımları tehdit eden diğer faktörler arasında yer alan iklim ve teknoloji seçimi kaynaklı risklere karşı da yine veri ve analitiğe dayalı profesyonel çözümler geliştirilmelidir. Özetle, yenilenebilir enerji sektöründe risk yönetiminin bel kemiğini veri ve analitiğin oluşturacağını ve sektörün gücünü risk yönetiminden alacağını söyleyebiliriz.” Türkiye’nin hedefleri Yenilenebilir enerji hem özel hem de kamu sektörünün enerji planlamalarının merkezinde yer alıyor. Özellikle devletler fosil yakıtların çevresel ve toplumsal maliyetlerini düşünerek yenilenebilir enerji kaynaklarını geliştirme konusuna önem veriyor. Örneğin, Avrupa Birliği, üye ülkelere toplam enerji tüketimlerinin yüzde 20'sinin yenilebilir enerji kaynaklarından oluşması hedefini getiriyor. Bu hedef, hükümetlerin yenilenebilir enerji uygulamalarını hızlandırmasında büyük rol oynuyor. Dünya Doğayı Koruma Vakfı WWF 2050 yılında küresel ölçekte yüzde 100 yenilenebilir enerjiye geçişi hedefliyor. Türkiye'de ise 2023 enerji stratejisi kapsamında yenilenebilir kaynakların elektrik üretimindeki payının yüzde 30'a çıkarılması ve ulaştırma sektörü ihtiyaçlarının yüzde 10'unun söz konusu kaynaklardan karşılanması hedefliyor. Türkiye'de enerji kaynakları Dünyadaki jeotermal enerji kaynaklarının yüzde 8'ine sahip olan Türkiye, birçok ülkeye oranla yenilenebilir enerjide zengin kaynaklara sahip bir ülke olarak nitelendiriliyor. International Energy Agency'nin 2016 verilerine göre, Türkiye'nin 67 terawattsaat hidroelektrik üretimiyle dünyadaki hidroelektrik üretiminin yüzde 1,6'sını karşılıyor. Aynı verilere göre, dünyanın beşinci en büyük hidroelektrik üreticisi olan Türkiye, ülke genelindeki toplam elektrik üretiminin yüzde 24,5'ini hidro kaynaklardan üretiyor. 2015 yılı itibarıyla Türkiye'nin toplam enerji kaynaklarının yaklaşık olarak yüzde 32'sini yenilenebilir kaynakların oluşturduğu görülüyor. Dünya yenilenebilir enerjiye yatırım yapıyor Bloomberg NEF'in verilerine göre 2017 yılında dünyada güneş enerjisine 161 milyar dolar, rüzgar enerjisine 107 milyar dolar, akıllı enerji teknolojilerine 49 milyar dolar, biyoenerjiye 7 milyar dolar ve diğer temiz enerji kaynaklarına 10 milyar dolar yatırım yapıldı. 2004'ten 2017'ye global temiz enerji yatırımı kümülatif olarak 2,9 trilyon dolara ulaştı. International Energy Agency'nin Renewables 2018 raporu verilerine göre, önümüzdeki beş yıl içinde dünyadaki enerji tüketiminin yüzde 40'ını yenilenebilir enerjiye dayalı kaynaklar oluşturacak. Dünya çapında tüketim ise 2017'de yüzde 5 artış gösterdi. Bu artış, toplam enerji tüketiminden 3 kat daha hızlı oldu. 2017 yılında dünyadaki enerji tüketiminin yarısı biyoenerji kaynaklarından karşılandı. Biyoenerjiyi sırasıyla rüzgar, güneş fotovoltaik ve hidro kaynaklar izledi. Benzer şekilde rapora göre, 2018-2023 arasında yenilenebilir enerjide en büyük büyüme yine biyoenerji segmentinde yaşanacak. Öte yandan, yenilenebilir teknolojilerin global enerji talebini karşılama payının ise 2023'de yüzde 12,4 seviyesine ulaşması bekleniyor.
Günümüzde sanayileşmenin ve şehirleşmenin bir sonucu olarak enerjiye olan ihtiyaç her geçen gün artmaktadır. Enerji ihtiyacının artması ile birlikte enerji üretiminde kullanılan tükenilebilir olarak nitelendirilen fosil yakıtların da kaynakları azalmaktadır. Kömür, petrol ve doğal gaz gibi fosil yakıtların kullanılması hem çevreye zarar verir hem de ülke ekonomisine yük getirir. Doğada kendini yenileyememesi nedeniyle fosil yakıtların da tükenmeye başladığı günümüzde ülkeler yenilenebilir enerji kaynaklarına yönelme durumuna geçmiştir. Isınma, elektrik üretimi, ulaşım ve endüstriyel faaliyetler gibi çok fazla alanda kullanılabilen yenilenebilir enerji kaynakları sayesinde ülke ekonomisinin dışa bağımlılığı azalır, ülke kendi çabasıyla kalkınma olanağına sahip olur. Bu özellikle doğal kaynaklar bakımın zengin olanaklara sahip olan Türkiye için önemli bir kalkınma fırsatıdır. Yenilenebilir Enerji Nedir? Doğada kendini zaman içerisinde yenileyen ve hiç tükenmeyen güneş, rüzgâr, dalga, bitkisel atık gibi doğal kaynakların kullanılması ile üretilen enerjiye yenilenebilir enerji adı verilir. Fosil kaynaklar ozonun delinmesi, küresel ısınma, iklim değişikliği ve doğanın tüketilmesi gibi ciddi zararlara yol açar. Yenilenebilir enerji kaynakları ise düşük maliyetlidir, çevre dostudur, temiz ve yerlidir. Bu yüzden fosil yakıtlara dayalı enerjinin yerini almaya başlamıştır. Gelecek nesillere de doğal mirasın aktarılabilmesi, çevrenin korunması ve ucuza enerji elde edilebilmesi amacıyla yenilenebilir enerji kaynaklarına ağırlık verilmesi bir zorunluluktur. Yenilenebilir enerji kaynağı türleri şöyledir Rüzgâr enerjisi Güneş enerjisi Hidroelektrik enerjisi Jeotermal enerji Dalga enerjisi Biokütle enerjisi Hidrojen enerjisi Türkiye’deki Yenilenebilir Enerji Kaynakları ve Çevreye Olan Etkileri Nelerdir? Fosil yakıtların tükenmeye yüz tuttuğu bilinen bir gerçektir. Özellikle Türkiye gibi gelişmekte olan ülkeler yoğun bir enerji üretimine ihtiyaç duymaktadır. Enerji üretiminin artması sayesinde sanayi üretimi ve endüstrileşme de desteklenebilir. Türkiye ihtiyacı olan enerjinin büyük bir kısmını ithalat yolu ile temin etmektedir. Bu durum da cari açığa, ekonomik bağımlılığa ve iktisadı sorunlara yol açmaktadır. Türkiye 36° – 42° güney paraleller ile 26° – 45° doğu meridyenleri arasında yer alan bir konumdadır. Bu sayede dört mevsimi de yaşar. Güneş enerjisi, hidrolik enerji, jeotermal enerji ile rüzgâr enerjisi gibi doğal enerji kaynakları bakımından yüksek bir potansiyele sahiptir. Sahip olunan doğal kaynakların değerlendirilmesi sayesinde hem yeni iş kolları yaratılmış olur hem ülke ekonomisi desteklenir. Söz konusu doğal kaynakların değerlendirilmesi için gerekli yasal mevzuat oluşturulmuştur. Yapılan yatırımların sonucunda yenilenebilir enerji üretiminde önemli ölçüde yol kat edilmiştir. Türkiye’de bulunan yenilenebilir enerji kaynakları ile çevresel etkileri şöyledir Güneş Enerjisi Türkiye’de en çok kullanılan yenilenebilir enerji kaynaklarının başında güneş enerjisi gelir. Türkiye dört mevsimi yaşayan bir ülkedir ve yılın yaklaşık olarak 114 gününde yoğun olarak güneş ışınlarına maruz kalır. Güneş ışınlarının çoğunlukla dik açı ile gelmesi sayesinde bu kaynak kullanılarak enerji üretimi yüksek verimliliğe sahiptir. Bu oldukça yüksek bir rakamdır. Yapılan araştırmalara göre günlük 7,5 saat ve yıllık saat olmak üzere güneşlenme süresi mevcuttur. Türkiye’de 7 adet coğrafi bölge arasında güneş ışınlarına en çok maruz kalan bölge Güney Doğu Anadolu Bölgesi’dir. Bunun ardından Akdeniz Bölgesi ve Doğu Anadolu Bölgesi gelmektedir. Güneşlenme sürelerinin fazla olması sebebiyle özellikle ve güney ile batı kesimlere pek çok güneş enerjisi santrali kurulmuştur. Güneşten elde edilen elektrik enerjisi hem ısıtmada, sanayide hem de seracılıkta kullanılır. Geniş düzlüklere kurulan güneş panelleri sayesinde elektrik enerjisi depolanır ve kalanı da ihtiyaç duyan bölgelere aktarılır. Güneş enerjisinden en fazla elektrik üretilen ay Haziran iken en düşük seviyede elektrik elde edilen ay ise Aralık’tır. Rüzgâr Enerjisi Bu yenilenebilir enerji türü Türkiye’de güneş enerjisi gibi oldukça yaygın bir kullanım ağına sahiptir. Özellikle Marmara Bölgesi ile İç Anadolu Bölgesi’nde rüzgar enerjisi santralleri sık olarak bulunur. Rüzgâr enerjisinden elektrik üretilebilmesi için denize yakın bulunan geniş düzlüklere ihtiyaç duyulur. Bu özellikteki alanlara kurulan pervaneler sayesinde elektrik enerjisi elde edilir. Türkiye doğu, batı, kuzey ve güney olmak üzere dört yönden de rüzgar almaya açıktır. Bu sayede de yüksek bir potansiyele sahiptir. Rüzgardan daha çok yararlanmak için kurulan santrallerin sayısı arttırılmalıdır. Hidroelektrik Enerjisi Güneş enerjisi gibi hidroelektrik enerjisi de Türkiye’de en çok kurulan yenilenebilir enerji santralleri arasında yer alır. Türkiye coğrafi yapısı gereği hem su kaynakları bakımından zengin hem de engebeli kara yapısına sahiptir. Yüksekten akan su sayesinde elektrik enerjisi üretilebilir. Türkiye’nin pek çok yerinde hidroelektrik santraller ve barajlar bulunur. Zengin su kaynakları ve akarsular sayesinde yoğun bir şekilde elektrik üretimi gerçekleştirilir. Ülkenin elektrik ihtiyacını karşılayan en büyük ikinci enerji kaynağı olarak hidroelektrik santraller kabul edilir. Hidroelektrik enerjisi üretilerek akan su değerlendirilir, üretim faaliyetleri desteklenir, istihdam artar ve enerji ithalatına ayrılan bütçe azalır. Biyokütle Enerjisi Bitkisel ve hayvansal atıkların dönüştürülmesi suretiyle elde edilen enerji çeşididir. Biyokütle enerjisi Türkiye’de daha az kullanılan bir yenilenebilir enerji türüdür. Doğal kaynaklardaki karbon ile azot dengesi kullanılarak biyodizel ve biyogaz gibi yakıtlar üretilir. Türkiye’de ayçiçeğiler dönüştürülerek biyodizel üretilir. Bu bitkiye ek olarak buğday, mısır ve gübrede kullanılır. Ayrıca çöplerin ve tarım gibi diğer atıkların yakılması suretiyle de biyokütle enerjisi üretilmektedir. Biyokütle enerjisi elde edilebilmesi için biyolojik ve kimyasal araştırma geliştirme çalışmalarının yürütülmesi gerekir. Ne yazık ki Türkiye bu alanda henüz tam olarak yetkinleşememiştir. Jeotermal Enerji Çok yönlü olarak kullanılabilen bir yenilenebilir enerji kaynağıdır. Yeraltından çıkan sıcak su ve buhar sayesinde enerji üretilir. Türkiye coğrafi konumunun bir sonucu olarak pek çok fay hattının ortasında yer almaktadır. Depremler ile hareket halinde olan fay hatlarından sızan sıcak su ve su buharı enerji üretiminde kullanılır. En çok Ege Bölgesi ile Marmara Bölgesi jeotermal kaynak yönünden zengindir. Bu bölgeler fay kırıkları sürekli olarak hareket eder. Devamlı olan sıcak su akıntıları sayesinde buharla çalışan araç gereçler, endüstriyel makineler kullanılır, hanenin ısınma ihtiyacı giderilir.
Yaşamımızın hemen her alanında enerjiye gereksinim duyarız. Evlerin ısıtılması, taşıtların hareket etmesi, toprağın sürülmesi gibi etkinlikler enerji kullanımı gerektirir. Enerji kaynakları olmadan bir yaşam düşünmek çok zordur. Enerji çeşitli kaynaklardan elde edilebilir. Dünyanın toplam enerji gereksiniminin önemli bir bölümü kömür, doğal gaz ve petrol gibi fosil yakıtlardan karşılanır. Su, jeotermal, biyokütle, rüzgar ve güneş enerjisi gibi yenilenebilir enerji kaynakları ve nükleer enerji daha az kullanılır. Enerji kaynaklarının kullanım oranları ülkeden ülkeye farklılık gösterir. Enerji kaynakları, küresel ısınmaya etkilerine göre “yoğun karbon atıklı” katı yakıtlar, petrol, gaz ve “karbon atıksız” rüzgar, güneş, biyokütle, hidroenerji, jeotermal ve nükleer kaynaklar olarak sınıflandırılabilir. Tüm enerji kaynaklarının çevreye etkileri vardır. Bu etkiler, enerji kaynaklarının elde edilişinden tüketimine kadar her aşamada farklı ölçülerde ortaya çıkar. Fosil yakıtların yakılması sırasında havaya asitli gazlar, toz, is gibi kirlilik yapıcı maddeler salınır. Yakıt elde etmek amacıyla yapılan açık madencilik etkinlikleri gereklidir; ancak bunlar doğal yapının zarar görmesine neden olur. Nükleer enerji santrallerinde ortaya çıkan radyoaktif atıkların depolanmasında pahalı ve tehlikeleri henüz tümüyle ortadan kaldırılmamış çözümler kullanılır. Fosil yakıtlar Çevre sorunlarının temel kaynaklarından biri fosil yakıtların kullanımıdır. Fosil yakıtların üretimden tüketime geçirdiği aşamalar şunlardır madencilik ya da çıkarma, işleme, taşıma, dönüştürme, yakma ve atıkların boşaltılması. Fosil yakıtların yakılması karbon dioksit, kükürt dioksit, azot oksit, parçacık halindeki maddeler ve toz salımına yol açar. Karbon dioksit küresel ısınmaya en fazla katkıda bulunan maddedir. Kükürt dioksit ve azot oksit asit yağmurlarına neden olur; parçacıklı maddelerle birlikte havanın kirlenmesinde rol oynar. Fosil yakıtlar insan kaynaklı karbon dioksit salımının neredeyse %80’ini oluşturur. Enerji üretimi sırasında salınan karbon dioksit miktarı, kullanılan yakıtın çeşidine göre değişir. Örneğin, belirli bir miktarda enerji elde etmek üzere doğal gaz yakılması, aynı miktarda enerjiyi elde etmek için yakılan kömürün yarısı kadar karbon dioksit açığa çıkarır. Aynı miktarda enerji petrolden elde edilirse, doğal gazın ürettiğinin 1,5 katı kadar karbon dioksit açığa çıkar. Bir birim enerji başına kömür, petrol ve doğal gazın ürettiği karbon dioksit oranı matematiksel olarak şu şekilde gösterilebilir 2,0 1,5 1,0 Katı yakıtlar, hem bölgesel hem de küresel olarak en fazla çevre kirliliğine yol açan yakıt çeşitleridir. Nükleer enerji Nükleer enerji santralleri, normalde çevre açısından zararlı değildir. Ancak bu santrallerde oluşan nükleer kazalar son derece tehlikelidir. Ayrıca radyoaktif atıkların depolanması ve işlenmesi sırasında da sorunlar ortaya çıkabilir. Tüm bu işlemlerin kontrollü bir şekilde yapılması gerekir. Bu işlemler sırasında oluşabilecek bir kaza, radyoaktif atıkların çevreye yayılmasına, dolayısıyla da insanların ve doğanın zarar görmesine yol açar. Nükleer enerjiyle ilgili en önemli sorunlardan biri, radyoaktif atıkların güvenli şekilde depolanmasını sağlayacak kesin bir çözüm yolunun henüz bulunamamış olmasıdır. Yenilenebilir Enerji Kaynakları Yenilenebilir enerji kaynaklarının kullanılması çevreye daha az zarar verse de bunların da birtakım olumsuz etkileri olabilir. Yenilenebilir bir enerji kaynağı olan sudan enerji elde etmek amacıyla yapılan barajların etkileri şunlar olabilir Su altında kalan bölgelerde yaşayan insanların göçe zorlanması Orman alanlarının ve verimli toprakların yitirilmesi Yaban yaşamının ve balıkların zarar görmesi Doğal alanların değişmesi Geçimini balıkçılık ve çiftçilikle sürdüren insanların geçim kaynaklarını yitirerek zarar görmeleri Barajları beslemek için akarsu yataklarının değiştirilmesi ve bunun sonucunda suyun paylaşımıyla ilgili çatışmaların ortaya çıkması Barajların çevreye etkileri son derecede karmaşıktır ve bunların önceden tahmin edilmesi güçtür. Bu etkilerin çoğu çevre açısından zararlı boyutlardadır. Bu durum, büyük elektrik santrallerinin kurulmasının önündeki en önemli engeldir. Yenilenebilir enerji kaynaklarının yaygınlaşabilmesi için geniş araziler gerekir. Ayrıca bu kaynakların kullanımı da görünüm, gürültü ve az miktarda da olsa salımlar açısından birtakım çevre sorunlarına neden olabilir. Asit yağmurları ve küresel ısınma gibi çevre sorunları son yıllarda giderek daha çok kaygı uyandırmaktadır. Bu çevre sorunlarının olumsuz sonuçları ortaya çıktıkça yenilenebilir enerji kaynaklarından daha fazla yararlanma eğilimi de artmaktadır. Türkiye’de enerji Türkiye enerji kaynakları açısından kendi kendine yeten bir ülke değildir. Yerli enerji kaynakları yüksek enerji gereksinimini karşılayamamakta ve sonuç olarak ithal enerji kaynakları kullanılmaktadır. Türkiye enerji gereksiniminin yaklaşık %49’unu ithal enerji kaynaklarından karşılamaktadır. Ülkemize en yüksek miktarda ithal edilen enerji kaynağı petroldür. Bunu, doğal gaz ve kömür izler. Türkiye, kömür madenleri bakımından zengindir. Ancak çıkarılan kömürün çoğunun kükürt oranı yüksektir. Kükürt oranı yüksek kömür hava kirliliğine neden olur. Ayrıca kömürü kükürtten arındırma işlemleri pahalıdır. Kömürün kükürtten arındırılmasını sağlayacak altyapı da bulunmadığından, Türkiye’ye kömür ithaline devam edilmektedir. Türkiye, ihracat gelirlerinin yaklaşık dörtte birini enerji ithaline harcamaktadır. Ülkemizde birçok enerji santrali vardır. Bu enerji santrallerindeki toplam üretimin %67,2’si termik, %32,7’si su, %0,5’i jeotermal ve %0,5’i rüzgar enerjisine dayanmaktadır. Ancak nükleer enerjinin kullanım oranının yaklaşık %3 seviyesine getirilmesi planlanmaktadır.
yenilenebilir enerji kaynaklarının olumsuz etkileri